Efendimizin dünyayı şereflendirdiği "Mevlid-i Nebi Haftası"

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) dünyayı şereflendirdiği "Mevlid-i Nebi Haftası"

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) dünyayı şereflendirdiği “Mevlid-i Nebi Haftası"

~~Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) Miladi 571 senesinde, 11 Rebiulevvel'i 12 Rebiulevvel'e bağlayan gece Mekke şehrinde dünyaya gelmesi ve bu tarihin miladi olarak 19 Kasım'a denk gelmesi münasebetiyle 17-24 Kasım tarihleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Mevlid-i Nebi Haftası olarak ilan edildi.

Peki Mevlidi Nebi haftası tam olarak nedir?

Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Miladi 571 senesinde, 12 Rebiulevvel’de Mekke-i Mükerreme'de dünyayı teşrif ettiler. Peygamber Efendimizin dünyaya gelişi her yıl ülkemizde ve diğer İslam beldelerinde çeşitli programlarla kutlanmaktadır.

Geçen Cuma günü ülkemizdeki bütün camilerde okunan hutbede Diyanet İşleri Başkanlığı, Hz. Muhammed’in insanlara kurtarıcı olarak, Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle; “Âlemlere rahmet olarak” dünyayı teşrif ettiği günü de kapsayan 17-24 Kasım tarihlerini Mevlid-i Nebi Haftası olarak ilan etti.
  
Kur’an’ın mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak ve insanların doğru yola hidayeti için Peygamberimizin dünyaya gelişini ifade eden “Mevlid-i Nebi Haftası” münasebetiyle ülkemizde Efendimizi anma ve anlamaya odaklı programlar tertip edilmektedir.

Mevlid kelimesi, önceleri “doğum yeri” ve “doğum günü” anlamında mekân ve zaman ismi olarak kullanılmıştır. Zaman içerisinde terim mana da genişleyerek Hz. Peygamber’in dünyaya gelişini, doğduğu zamanı, doğduğu yeri, hayatını, mucizelerini, gazalarını, ahlakını, vefatını vb. yönlerini konu alan eserleri veya bu eserlerin okunduğu kutlamaları karşılayan bir kavram olmuştur.

Peygamberimizin babası Abdullah, Haşimoğlularından Abdülmuttalib'in oğludur. Annesi Amine ise Zühreoğullarından Vehb'in kızı olup ana ve baba tarafından Hz. İbrahim soyundandır.

Efendimiz, 571'de Mekke'de doğdu. Doğmadan bir kaç hafta önce babasını kaybetti. Annesi ve dedesi Abdulmuttalib'in himayesinde büyüdü. Mekke'nin adeti üzerine süt anneye verildi. Sütannesi Halime O'na 4 yaşına kadar baktı ve annesine iade etti. 6 yaşında annesini, 8 yaşında da dedesini kaybetti. Bu sebeple amcası Ebu Talip O'nu himayesine aldı. İşlerine yardım ederek, fakir olan amcasının geçimine yardımcı oldu. 9 yaşında onun himayesinde ticaret maksadıyla Şam'a gitti.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN GENÇLİĞİ

Peygamber Efendimiz, gençliğinde ticaretle uğraştı. Doğru sözlülüğü ve güzel yaşantısı ile dikkat çekti. Kendisine El-Emin denildi. Hz. Hatice'nin bir ticaret kervanını Şam'a götürüp getirdi. Doğruluğu sebebiyle Hz. Hatice işlerini O'na devretti. 25 yaşında iken, 40 yaşındaki Hz. Hatice ile evlendi. Ondan 6 çocuğu oldu. İlk çocuğu Kasım ve diğer erkek çocuklan çok küçükken vefat ettiler. Kızları ise; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma'dır.

PEYGAMBER OLUŞU

Peygamber Efendimiz, 40 yaşlarında iken, tefekkür hayatı yoğunlaştı. Bu sırada Nur dağının Hira mağarasına, sık sık tefekkür için kapandı. Bazı olağanüstü durumlarla karşılaştı. Garip rüyalar gördü. Gaipten sesler duydu. 40 yaşında Ramazan ayının 26'ncı gününün gecesi, Hz. Cebrail kendisine ilk vahyi getirdi.

Bu şaşkınlık içerisinde evine döndü. Hz. Hatice O'nu teselli etti. Cenabı-ı Hak’tan aldığı ilk vahyi duyunca, O'nun "El Emin" sıfatını düşündü ve iman etti. Hz. Ebubekir, evlatlığı Zeyd ve Hz. Ali de O'nun peygamber olduğuna iman eden ilk Müslümanlar oldular.

Elçi olarak dünyaya gönderilen Hz. Muhammed, önce ailesinden, yakınlarından ve koşularından başlayarak daha sonra bütün Mekke halkına tevhit dinin tebliğ etmiş ve şirkten uzak durmaları hususunda müşrikleri uyarmıştır.

Mekke ve Medine’de yürüttüğü Risâlet vazifesi ve İslam’a davet çağrısı sonrası insanlar sonunda hakikati kavramış ve Müslüman olmuşlardır.

Mekke'de ilk tebliğden sonra Kur’an hükümlerinin hakim olduğu bölgelerde Asr-ı Saadet dönemi başlamıştır. Bu dönemde: Güçsüzün, yoksulun, yetimin, dulun, ve mazlumun hakları devletin teminata altına alınmıştır. Kurdun ısırdığı koyunun hesabının devletten sorulduğu, hizmetçinin efendisiyle ile aynı sofraya oturduğu, mülkiyetin, haysiyetin ve ırzın korunduğu dönemdir Asrı Saadet.

Bu dönemde tek ve toplu köleliğin kalktığı; hazinenin kilitsiz ve nöbetçisiz muhafaza edildiği, sosyal barışın, siyasi barışın, aile barışının, iç ve dış barışın sağlanmıştır. Asrı Saadeti dönemini Hz. Muhammed Mustafa bizlere getirmiştir.