Ayetullah Sistani: ‘Ehlisünnet bizim kardeşimiz değil, özümüz ve canımızdır’ Selefi ve Vehabbi Şeyhi Ebu Ubeyde Abdullah Adam: "Alevileri Öldürmek Bir Görevdir..."
Ayetullah Sistani: ‘Ehlisünnet bizim kardeşimiz değil, özümüz ve canımızdır’
Irak’ta yaşayan dünyaca ünlü taklit mercilerden Ayetullah uzma Seyyid Ali Sistani, Irak’ta mezhepler arası kargaşa ve çatışmanın doruk noktasında olduğu dönemlerde Sünni ve Şiaların düzenlediği konferansa gönderdiği mesajında ehli sünnet ve Şia arasında gerçekte hiçbir fark ve ihtilafın olmadığını belirterek, ehli sünneti özü ve canı olarak nitelendirdi.
Şia ve Ehli sünnet arasındaki İslam Peygamber-i Azimu’ş Şan Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) doğum günündeki bir haftalık ihtilaf bu haftanın “vahdet haftası” olması için bahane oldu. İslam dünyasının gerçek vahdet öncülerinden olan İran İslam Cumhuriyetinin büyük kurucusu imam Humeyni (r.a) hekimce bir çıkışla bu haftayı “vahdet haftası” olarak ilan etmiştir. Böylece bu bir haftalık ihtilaf Müslümanlar arasında bir niza ve kargaşaya dönüşmemesi gerektiği gibi ulema, düşünürler ve Müslümanların vahdetini güçlendirme düşüncesinde olmalarını gerekli kılmaktadır.
Başta Ayetullah uzma Seyyid Ali Hamaney ve Ayetullah uzma Sistani olmak üzere Şii taklit mercileri bu süreçte oldukça çaba sarf etmişlerdir. Böylece İslam düşmanlarının galip geldiği Müslümanlar arasındaki mezhep ihtilafları ortadan kalkacak ve Müslümanların vahdeti için kayda değer girişimlerde bulunulacaktır.
Ayetullah uzma Seyyid Ali Sistani, Irak’ta mezhebi ihtilafların zirve yaptığı ve ülke bir mezhep ve iç savaşla karşı karşıya kaldığı 2007 yılında Necef-i Eşref’te Sünni ve Şia ulemaların düzenlediği konferansa İslami vahdet doğrultusunda çok değerli bir mesaj göndermişti.
Ayetullah uzma Seyyid Ali Sistani’nin haber ulaştırma ofisi tarafından okunan mesajda şu ifadelere yer verilmişti:
“Şia ve Sünniler arasında gerçek bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ben tüm Iraklıların hizmetçisiyim. Ben, tüm halkı seviyorum. İslam dini, muhabbet ve sevgi dinidir. Düşmanların İslam mezhepleri arasında tefrika çıkarmayı başardığından dolayı oldukça şaşkınlık içindeyim.”
Ayetullah Sistani mesajının devamında şöyle buyurmaktaydı: “Bu tür konferans ve oturumların düzenlenmesi çok önemli ve faydalıdır. Herkes, Müslümanlar arasında gerçek bir ihtilafın olmadığı noktasında birleşmektedir. Şia ve Sünniler arasında sadece fıkhı konularda farklar bulunmaktadır.”
Ayetullah Sistani Şialara özel tavsiyede bulunarak şöyle buyurmuştu: Şialar, ehli sünnetten daha çok onların sosyal ve siyasi haklarını savunmalıdır. Bizim vahdet ve birlikteliğe davetimiz sağlamdır. Ben, defalarca söyledim ve söylüyorum ki Sünnilerin kardeşimiz olduğunu söylemeyin, bilakis onlar bizim özümüz ve canımızdır. Ben, Sünnilerin Cuma vaazlarını Şiaların Cuma vaazlarından daha çok dinlemekteyim.”
Ayetullah uzma Seyyid Ali Sistani, Arap ve Kürtlerin arasında hiçbir farkın olmadığını ifade ederek şu ifadeleri kullanmıştı: “Ben, fıkhi araştırmalarda Ehli sünnetin fetvalarını hatırlatırım, bizler Kabe’de, namazda ve oruçta biriz. Diktatörlük döneminde bana Şia olduklarını söyleyen bazı Sünnilere neden Şia olduklarını sorduğumda Ehlibeytin (a.s) velayetini kabul ettiklerini vurguluyorlardı. Ben onlara ehli sünnet ulemasının Ehlibeyt (a.s) velayetini savunduklarını söylüyordum.”
Mesajın sonunda şu ifadelere yer verilmişti: Sünni yurttaşlar, Şialar gibi kabirlerde toplu olarak diri diri gömüldüler. Ben hakkını arayan herkesin savunuculuğunu yapacağım.”
Selefi ve Vehabbi Şeyhi Ebu Ubeyde Abdullah Adam: "Alevileri Öldürmek Bir Görevdir..."
Tarih boyunca zulme uğrayarak her türlü sindirme, baskı ve katliamlara uğrayan Aleviler, Suriye olaylarının patlak vermesiyle bir kez daha katliamlarla karşı karşıya kaldı. Irak’ta, Pakistan’da, Afganistan’da… Ehlibeyt takipçilerini çocuk, kadın, yaşlı demeden katleden Vahabi Selefiler son iki yıldır Suriye’de de katliamlar yapmaya başladı. Şu ana kadar Suriye’de Alevi ve Caferilerin katledilmesine yönelik yüzlerce fetva yayınlandı.
Şimdi yayınlayacağımız fetva beklide şu ana kadarkilerin en acımasızı ve kahredicisidir. Fetvada açıkça Alevilerin öldürülmesinin farz olduğu bunun için istişareye gerek olmadığı belirtilmektedir. İşin garip yanı fetvada dünyada yaşayan tüm Aleviler kast edilmektedir. Bu da Suriye’deki katliamlardan sonra sıranın dünyada en çok Alevinin yaşadığı Türkiye’ye geleceğini göstermektedir. Zaten şu anda kendilerine üst olarak Türkiye'yi seçmiş durumdalar.
Allah’ın adıyla. Allah’ın salat ve selamı Peygambere, ailesine ve sahabelerine olsun…
Ey Ehli sünnet! Savaşlar, tecrübeler ve sıkıntılar bize kılıca yalnızca kılıçla yanıt verileceğini öğretmiştir ve ölümlere yalnızca öldürerek cevap verilmelidir. Dökülen kanlar, ancak onlara misliyle yanıt verilerek durulur: Müslüman ülkelerin işgal edilmesine yardımcı olmaktadırlar. Onların İslam ve Müslümanlar hakkında işledikleri cinayetler ağza alınmayacak kadar çoktur. Müslümanlar bu taifeyi hakkıyla tanımamaktadırlar. Ve kılıçtan başka onlara hiçbir şey hakim olmaz. Sadece kılıçlar onlara hakim olmalıdır. Dolayısıyla Müslüman kardeş, Alevileri öldürmek için, mallarını yağmalamak için birileriyle istişare edip danışma. Zira onların öldürülmesi mustazaf ehli sünneti korumak için farz olan haktır. (Dolayısıyla onları nerede bulursanız öldürün. Onları pusuda bekleyin ve onlara karşı hiçbir acıma ve şefkat göstermeyin) zira onların kanları ve malları sizin için helaldir.