GÜZELLERDEN 'OSMANLI MUTFAĞI' TOPUZ KEBABI'NA TAM NOT

Hollanda'da başarılı organizelere imza atan Bülent Türker ve Organizatör ve İsletmeci Sevgi Göksu'nun konuklarını ağırladıkları 'HÜNKAR Osmanlı Mutfağı' adlı Restaurantta 'Güzellerle Osmanlı Mutfağı'nı buluşturma programı tek kelimeyle mükemmeldi.

Hollanda'da başarılı organizelere imza atan Bülent Türker ve Organizatör ve İsletmeci Sevgi Göksu'nun konuklarını ağırladıkları 'HÜNKAR Osmanlı Mutfağı' adlı Restaurantta 'Güzellerle Osmanlı Mutfağı'nı buluşturma programı tek kelimeyle mükemmeldi.

Hollanda'da başarılı organizelere imza atan Bülent Türker'in organize ettiği ve Beringen'de bulunan 'HÜNKAR Osmanlı Mutfağı' adlı Restaurantta 'Güzellerle Osmanlı Mutfağı'nı buluşturma programı tek kelimeyle mükemmeldi.

Dünyada ilk 'Topuz Kebabı' lezzetini üreten ve patentini elinde bulunduran ünlü Ahşçı Ahmet Özdemir, 'Osmanlı Mutfağı'nın lezzetleriyle Belçikalıları tanıştırarak, onların kalbinde taht kurmaya devam ediyor..

Hollanda, Almanya ve belçika'dan gelen tanınmış gurmeler, Usta'nın birbirinden güzel lezzetli yemeklerini tatma imkanı buluyorlar. 41 çeşit yiyecek ve içecekle sofrayı zenginleştiren usta, ürettiği ve sunduğu tüm içecek ve yiyecekler hakkında da davetlilerini büyük bir sabırla bilgilendirmekte.

'Hünkar Osmanlı Mutfağı' adlı Restaurant'ın konukları arasına Dünya Güzellik yarışmasına katılacak olan Belçika Güzeli Bo Ackaert, Hollanda Cumhuriyet Güzeli Yeliz Yavaş, Belçika ve Hollanda'nın tanınmış işadamlarıda katıldı.

Amerika ve bir çok batılı ülkede hizmet veren Ahmet usta'ya Belçika ve Hollanda güzelleri tam not verdi.

Bizleri hoş bir ortamda Ünlü Usta'nın lezzetli yemekleriyle tanıştırma fırsatını sunan ünlü Organizatör Bülent Türker'e çok teşekkür ediyoruz.

Aynı zamanda iyi bir Ressam'da olan Ünlü Usta Ahmet Özdemir, çalışmaları hakkında şu bilgileri aktardı:

Avrupa’da Örnek Osmanlı Ve Türk Mutfağı

Yaklaşık 2 yıldır Avrupa’da bulunan Türk mutfakları hakkında araştırmalar yapmaktayım. Asya'da ki mesleki araştırmalarım ve ilgili seyahatlerim haricinde Avrupa’da 3 ayrı zamanda yaklaşık 8 farklı ülke ve 50'ye yakın şehirde mutfaklarımız hakkında araştırmalar yaparak mutfaklarımız hakkında üzüntü verici ciddi bilgiler edindim.

40 yaşındayım, 26 yıla yakın meslekteyim. Buralarda Türk lokantalarının çoğunluğunun menüleri belli “döner dürüm, döner, sandviç, döner pilav üstü, döner tabakta, firit, üç tane de mayonezden yapılmış sos hangisini tercih ederseniz”. 

Fırında ve tencerede kendi sosu ile pişen yemeklerimiz yada Türk Osmanlı mutfağına ait sofra ve yemek kültürünü % 20 bile yansıtan biri yok anlayacağınız. 

Ayrıca Üzülerek söylüyorum-ki Türk mutfağı olarak çoğunlukta sadece dönerci ve fast food olarak anılmamızın dışında ki bizim restoranlarımızın acizliği karşısında insanlar tarafından tercih edilen çok kaliteli ve farklı çeşitlere sahip İtalyan, Fransız 
ve Cebelitarık gibi mutfaklar mevcut.

Tabi ki bunlar da olması gerekiyor, lakin bizim gerçek yüzüyle birilerine hatırlatmamız ve tanıtmamız gereken bir sofra ve mutfak 
kültürümüz var. Ama esas olan farklı zamanlarda 70'in üzerinde ülkeyi himayesinde tutmuş bir imparatorluğun varisi olan bizlerin mutfağı yada restoranı bir kaç çeşitle tarif edilemez.

Dünyada emsal değeri olmayan Mutfak zenginliğimizi Avrupa’ya bize yakıştığı sekliyle tanıtmaya geldim. Ayrıca binlerce yıldır kullanılan bir savaş silahını bu defa silah olarak değil yemek olarak Avrupa’ya getirdim. İşin en önemli taraflarından biri de Avrupa insanına mutfağımızın döner kebap ve şiş kebaptan ibaret olmadığını göstereceğim. 
Mesleki açıdan Osmanlı ve Türk mutfağına gönül vermiş bir has aşçıbaşı olarak gördüğüm bu kadar olumsuzluktan sonra bu ise gönül vermiş saygıdeğer işadamı Fuat Akarsu ile birlikte Avrupa’da resmi devlet erkânına protokol ve ziyafet hizmetleri verebilecek, VIP değerlere sahip uluslararası standartlarda zincir marka altyapısıyla 4 aylık süre zarfında, Avrupa’nın merkezinde Hünkâr 
Osmanlı ve Türk mutfağını hizmete açtık. 

Özellikle kendi kültürümüz ve kimliğimizle bütünlesen Topuz Kebab ve saltanat sahanı isimli sadece benim yapabileceğim ve bizim restoranımızda servis edilebilecek şahsıma münhasır patentli yemeklerim işletmeyi Avrupa’da vazgeçilmez noktaya taşımaya başladı. Açıkçası daha hiçbir tanıtım yada reklam bile yapmadan gördüğümüz ilgi karşısında rezervasyonsuz misafirlerimizi boşalacak masa için bekletmek, yada yerimiz olmadığı için kapıdan geri çevirmek bizi üzüyor.

Restoranımızda : 50 kişilik açık hava kafeterya, 150 kişilik kapalı yemek salonu, 30 kişilik VIP iki ayrı özel set ziyafet salonu, 45 kişilik VIP konferans ve protokol salonu, çocuklar için oyun salonu mevcut olup her an kullanıma hazırdır.

Hünkâr Osmanlı Ve Türk Mutfağında Pazar günleri 60'ın üzerinde 
çeşitle 09:00 ila 13:00 saatleri arasında açık büfe Osmanlı kahvaltısı programı ile beğeni toplayarak Belçikalıları ve Belçikalı 3. kuşak Türk gurbetçilerimizi kahvaltı kültürümüze hayran kaldılar.

Ülkemizde yoğunlaşan acık büfe kahvaltı kültürünün Avrupa’da da ki boşluğunu da biz doldurduk. Daha ikinci ayımıza bile girmeden 
Pazar günleri açık büfe kahvaltı keyfinde insanlarımızın ailece buluşma noktası ve tercih edilen yer oldu olmaya da devam ediyor.

Benim için farklı olan konu ise yıllarca ülke ülke dolaştım, farklı 
konseptlerde 18 ayrı restoran açılışı yaptım, Türk, İtalyan, Fransız, Amerikalı Şefler yetiştirdim. Burada farklı olan 19. Açılışını yaptığım restoran olarak Hünkâr Osmanlı Mutfağında ki vasfım “işletme ortağı yani şirket hissedarıyım” dolayısıyla sanırım ailemle bundan sonra Avrupa’da yasamaya devam ederek, ülke mutfağıma buradan hizmet vermeyi düşünüyorum. 
Menümüz: 
kahvaltılıklar ve çorbalarımız, soğuk başlangıçlarımız, sıcak başlangıçlarımız, salatalarımız, kara fırınımızdan pidelerimiz, ana yemeklerimiz, sadece bize özel patentli yemeklerimiz, balık çeşitlerimiz ve tatlılarımızdan oluşmakta. Mutfağımızda sadece sade yağ, tereyağı, ve zeytinyağı kullanılmaktadır. Ayrıca hazır hiç bir sos yada ürün kullanmıyoruz.

Tamamen bize yakışan kendi yaptığımız sosları ve yiyeceklerden oluşan her an talebe acık Toplamda 140 çeşit yiyecek, 50'nin 
üzerinde de içecek menusu hizmet veriyoruz. Bunun yanında eşsiz Osmanlı şerbetlerimizi ve diş kirası kültürümüzü de yaşatmaya devam ediyoruz.

İşletmemiz sadece Osmanlı ve Türk mutfaklarına değil, bulunmuş olduğu konumda mevcut özellikleri ile Fransız, İtalyan, Akdeniz mutfakları konseptine ait başka restoranlara da örnek konumdadır, geleneksel örf ve adetlerimizin yaşatıldığı bölgeye örnek bir restoran olmaya da devam edecektir. 

Dikkatinizi çekerim ki bizim restoranımızın Türkiye’de değil yabancı bir ülkede olmasına rağmen ismimizi de tabelamıza Türkçe yazdık.Ülkemizin ve mutfağımızın tanıtımı için çıktığımız bu yolda :
Hünkâr Osmanlı ve Türk Mutfağı olarak; Tarihimizin, kültürümüzün, aile ve sofra adabımızın, manevi değerlerimizin, kaybolmaya yüz tutmuş tarihi lezzet miraslarımızın yasatıldığı uluslararası standartlara sahip bir restorandır.

Bu anlamda bizi tercih eden misafirlerimizi, evimize gelen misafirler gibi ağırlıyoruz. Hizmet kadromuz da bizi tercih edenlere aile ve sofra adabımızın seçkin örneklerini yasatmaya çalışıyor. manevi değerleri her zaman on planda tutan Profesyonel hizmet kadromuz da bizim ailemiz olduğu için manevi anlamda bir aile diğer bir aileyi misafir ediyor anlayışı temel prensibimizdir. Memlekete, mutfağımıza, yerli ve yabancı misafirlerimize hayırlı uğurlu olsun.

https://www.facebook.com/ustadanimatbahihas

Has Aşçıbaşı | Ahmet ÖZDEMİR | Hünkâr Osmanlı ve Türk Mutfağı

Topuz Kebab ®

---------------------------------------------------------------

"SAVAŞ ALETİ OLAN TOPUZ'U, BİZ BARIŞ ALETİ OLARAK KULLANIYORUZ"

Topuz, bozdoğan, gürz olarak ta bilinen demirden ve dikenli savaş aletini tam olarak kimlerin icat ettiği bilinmese de Selçuklularda ve Osmanlılarda özellikle karşı karşıya gelindiğinde zırhları delmek, düşmanı sersemletmek ve yıkmak amaçlı bir silah olarak kullanmıştır.

İlk defa Malazgirt zaferinde de ordumuzun kayıtlı silahları arasına girmiştir. Tarihi silahımız olan Topuz’u mutfağımıza gönülvermiş bir has aşçıbaşı olarak Türk ve Osmanlı mutfağı için dünyada eşi benzeri olmayan bir yemek haline getirdim. 

Öncelikle topuzu 400 dereceye kadar ateşte ısıtıp, çekirdeği ısındıktan sonra yağ ile soğutarak 150-180 dereceye kadar ısısını düşürüyorum. İsteğe özel; kırmızı et, beyaz et ve karışık seçenekleri ile Dana bonfile, seher yeli, kuzu pirzola, piliç but ve piliç göğsünden oluşan etleri topuzun üzerine koyarak, misafirlerimize sunuyoruz.

Sonrasında ise misafirlerimiz tabaklarında keşmiş olduğu etleri, çatalları ile kızgın topuza dokundurarak 45 dakika istedikleri ölçüde pişirebilir, 3 saate kadarda tabaklarında soğuyan etleri kızgın topuzun üzerine takarak ısıtabilirler. Artık günümüzde yasal hakları ile birlikte patenti alınarak Osmanlı Mutfağımızın kayıtlı yemekleri arasında olan şahsıma münhasır yemeği topuz kebap’la beraber bol baharatlı geleneksel iç pilavı, közde pişirilmiş domates ve biber, ballı kaymaklı ve hardallı sos, hafif acılı domates sos, kemik iliğinden yapılmış ateş ve duman kokan kahve rengi soslarımızla birlikte misafirlerimize sunuyorum.

Türkiye’de ilk defa Merzifon’da Bedesten Osmanlı Mutfağın da servis edilen ve günümüzde dünyanın tanıdığı Topuz kebabın mucidi , Osmanlı ve Türk mutfağının gönül elçisi, has aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR tarafından icat edilmiş olan Topuz Kebabın uluslararası patent hakları saklı olup, yine uluslararası yasalarca korunmaktadır.

İzinsiz olarak üretilmesi ve servis edilmesi yasaktır. “sadece Has Aşçıbaşı Ahmet OZEMIR lisansı bulunan işletmelere Özeldir”

Eşsiz sunumu ile yiyenleri ve görenleri hayretler içerisinde bırakan özel yemeğimiz Topuz Kebabını, uygun lisans koşulları ile bir Türk ve Osmanlı markası olarak uluslararası mutfakların menüsüne eklemeyi umut ediyoruz.