Ülkemizde basın mensubu meslekdaşlarımızı susturumaya yönelik AKP iktidarının son tutuklama ve gözaltıları artık bardağı taşırmıştır. Uzun zamandır 'Alo Fatih' hattıyla memleketi yöneten erkin en üst düzeyindeki şahsiyetin yandaş ve candaş olmayan basın mensuplarını işinden etmesi ve baskıları kabul edilemez.
Ülkemizde basın mensubu meslekdaşlarımızı susturumaya yönelik AKP iktidarının son tutuklama ve gözaltıları artık bardağı taşırmıştır. Uzun zamandır 'Alo Fatih' hattıyla memleketi yöneten erkin en üst düzeyindeki şahsiyetin, yandaş ve candaş olmayan basın mensuplarını işinden etmesi ve baskıları kabul edilemez.
AKP iktidarının 17-25 aralık Yolsuzluk takibatına takılan ve bu yolsuzluğa bulaşan bakanları aklama ve korumaya yönelik davranışları kamuoyunca bilinmekte. KAÇ-AK SARAY'A olan vatandaş tepkilerini ve yakınlaşan 17-25 Aralık Yolsuzlukların ifşa edildiği günlerin yıldönümünde gündemi kaynatmak vatandaşların dikkatini başka yönlere çekmek amacıyla 'Parelel yapı' bahane edilerek, basın mensuplarına yönelik susturma sindirme amaçlı başlatılan tutuklama ve gözaltılar, ülkemiz demokrasisi adına utanç vericidir.
Biz her zaman sağdan-soldan olsun tüm düşünce ve basın mensuplarının düşüncelerinden dolayı baskıya zulme uğramasına karşı durduk.
Dün Atatürkçü Sosyal Demokrat, Milliyetçi basın mensuplarına yönelik baskıları ve haksız tutuklamaları nasıl red ettiysek bu günde bazı basın organları temsilcilerinin ve yazarlarının içeriye alınması sorgulanması ve tutuklanmasını demokrasiye , düşünceye ve özgür yayıncılığa yönelik bir sivil darbe girişimi olarak görüyoruz.
İmam Hüseyin'in naklettiği 'mazlumun dini sorulmaz' anlayışıyla tüm haksızlıklara şiddetle karşı çıkıyoruz.
Hak ve hukuk devleti olması gereken güzel ülkemizin demokrasisine gölge düşüren bu davranışlardan dolayı utanç duyuyorum.
Ben hangi düşünceden olursa olsun fikir ve düşüncelerini açıkça ifade eden, erkin yandaşı ve candaşı olmayan tüm özgür basın mensuplarının haklı davalarının yanındayım.
Bu satırları yazarken birileri erkin ve erkdaşların hoşuna gitsin diye beni de en ucuz yoldan 'paralelci' diye lanse edebilirler. Onlara şunu hatırlatmak isterimki beni tanıyanlar bilirler ben kendi ürettikleri hiç bir oluşum ve yaftanın mensubu değilim.
Ben Atatürkçü, vatansever ve milliyetçi düşünceye sahip birisiyim. Dün Atatürkçü vatansever, ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarına yönelik tutuklama ve baskılarıı haksız olduğunu nasıl savunduysak, bugün de adı ne olursa olsun Erkin gündemini kapatmaya yönelik bu sanal tutuklamalarada da karşıyız.
Dün yağan yağmurlarda beraber ıslandığını ifade edenler bu gün beraber ıslandıkları bir kesimi tamemen kurutmaya çalışmaktalar.
Tek korku ise yakınlaşan 17-25 Aralık Yolsuzluk olaylarının tekrar halkın gündemine girerek oy kaybetme endişeleridir. Zamanlama son derece manidar. Fuad Avni'nin deşifre ettiği tutuklamalar ile ilgili açıklamalardan şaşkın ve endişeli olan iktidar suçüstü yakalanmanın endişesiyle 'ok yaydan çıktı artık geri dönüş yok' diyerek, startı verdi ve 'Paralel' dediikleri yapının tüm yayın organları ve medyasına karşı hareket yaptı.
Şunu unutmamak lazım kanla alınan abdest'ten namaz olmaz. Kendi yaptıklarının deşifre olmasından endişe edenler, yaptıkları haksızlıkları örtbas etme adına başkalarının acı ve gözyaşlarından medet ummaktalar...
Tüm bu kaostan ise ülkemin demokrasisi zarar görmekte. Saraydan olaylar net görülsede, halkın penceresinden olaylar ve ülkemin geleceği ne yazıki flu görülüyor. Aydınlık günlerde buluşmak dileğiyle....
Saygılarımla....