Karabağ zaferi, bir asırdır unutulan Zengezur, Batı Azerbaycan konusunu gündeme getirdi. Azerbaycan Zengezur konusunda ne yapmak istiyor? Göyçe’ye, Vedi’ye, Revan’a yani Batı Azerbaycan’a dönüş nasıl olacak?
Karabağ zaferi, bir asırdır unutulan Zengezur, Batı Azerbaycan konusunu gündeme getirdi. Azerbaycan Zengezur konusunda ne yapmak istiyor? Göyçe’ye, Vedi’ye, Revan’a yani Batı Azerbaycan’a dönüş nasıl olacak?
Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Ajansı’nın desteği ile “Kızılbaş” Gençleri Eğitim Sosyal Birliği tarafından yürütülen proje kapsamında Batı Azerbaycan Topluluğu (bundan sonra Topluluk) Yönetim Kurulu Başkanı ve Milletvekili Aziz Aliekberli ile söyleşiyi sunuyoruz. - Aziz bey, öncelikle topluluğun son bir yılda yaptığı çalışmalar hakkında kısa bir bilgi vermenizi isteriz... -
24 Aralık 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Batı Azerbaycan Topluluğu’nda yaptığı tarihi konuşmasında, İkinci Karabağ Savaşı sonrası döneme yönelik millet ve devlet olarak temel hedeflerimizi açıklamış ve tarihi adaletin çoktan tesis edildiğini ifade etmiştir. Geçen 30 yılda haksız yere birçok yoksunluğa maruz kalan soydaşlarımız, artık kendi topraklarına dönüyorlar. Ama mesele bununla bitmiyor, Batı Azerbaycan’dan sürülen 300 bine yakın soydaşımız hâlâ ata topraklarına dönme umuduyla yaşıyor ve mutlaka evlerine dönmeleri gerekiyor. Devlet Başkanı’mız ayrıca bu dönüşün barışçıl bir şekilde yapılması, göçmen yurttaşlarımızın güvenliğinin tam olarak sağlanması ve geri dönüşün onurlu bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğini de özellikle kaydetti. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, kurumumuza Geri Dönüş Konsepti’nin hazırlanması görevini verdi. Bu Konsept’in uluslararası hukuka tam uyum içinde geliştirilmesi gerektiğini özellikle belirtti.
Batı Azerbaycan Topluluğu olarak Devlet Başkanı’mızın tavsiyeleri doğrultusunda bu Konsepti kısa sürede hazırladık ve uygulamaya başladık. Batı Azerbaycan’daki ilçe ve köy toplulukları ile Azerbaycan Cumhuriyeti bölgelerindeki temsilciliklerimizi oluşturup faaliyetlerini organize ettik. Elbette bu azımsanacak bir mesele değil, yüzbinlerce insanın kısa sürede örgütlenip tarihi topraklarımız için mücadeleye katılmasından bahsediyoruz. Kısa sürede bu çalışmayı yaparak mücadelemizi daha organize bir şekilde yürütme imkânı sağladık. Öte yandan geçtiğimiz yıl Batı Azerbaycan’a dönüş fikrini uluslararası düzeye taşımayı başardık. Dünyanın birçok devletine ve kurumuna çağrılarımız iletildi, bildirilerimiz okundu. Şu ana kadar Batı Azerbaycan Topluluğu’nun sekiz resmî belgesi, BM’nin resmî belgesi olarak örgütün tüm resmi dillerinde tüm üye devletlerine ulaştırıldı. Bu, dünya toplumunun dikkatini Batı Azerbaycan gerçeklerine çekmek açısından büyük önem taşıyor.
-Bildiğimiz gibi Türkiye’nin bazı bölgelerinde Batı Azerbaycan’dan göç eden soydaşlarımız yaşıyor. Bunlarla ilgili ne gibi çalışmalar yapılıyor ve yapılması planlanıyor?
Genel olarak kardeş ülkede Topluluğun bir temsilciliğini açma planı var mı? - Batı Azerbaycan’a dönüş fikrinin hayata geçirilmesi açısından Türkiye bizim için önemli bir ülke. Çünkü kardeş ülkede Batı Azerbaycan kökenlilerin de aralarında bulunduğu milyonlarca Azerbaycanlı yaşıyor. Onlar Çarlık Rusyası döneminde ve Sovyet yönetiminin ilk yıllarında Batı Azerbaycan topraklarında Ermeni-Rus zulmü ve baskısından, etnik temizlikten, tehcirden ve soykırımdan kaçarak Türkiye’ye sığınmış insanların evlatları ve torunlarıdır. Bugün bile ata topraklarına dönmenin özlemini yaşıyorlar. Biliyorsunuz, bu ilahi bir sırdır, birçoğu Türkiye’de yüksek makam ve mevki sahibidirler, hatta Büyük Millet Meclisi üyesi olanlar da var, orada doğup büyümüşlerdir ama Vatan
- Revan, Göyçe, Ağbaba, Şoreyel, Vedibasar deyince gözleri doluyor, yürekleri çarpıyor. Bugün Türkiye’deki yurttaşlarımız Batı Azerbaycan’a dönme fikrine çok sıcak bakıyor ve toplulukla temas halindedirler.
- Ermeniler tarafından Batı Azerbaycan’dan sürülen, etnik temizlik, deport ve soykırıma maruz kalan kişilerin listesinin hazırlanmasıyla ilgili yürütülen çalışmalarda son durum nedir?
-Evet bu bizim için öncelikli bir konu. Nüfus sayımına sadece yurttaşlarımızın büyük bir kısmının yaşadığı trajedileri, nedenlerini ve sonuçlarını incelemek için değil, aynı zamanda Ermenistan’ın bize yaşattığı musibetlerle ilgili gerçekleri dünyaya anlatmak için de ihtiyacımız var. Bu tarihi trajediler sırasında insanlarımız hunharca katledilip tarihi topraklarımızdan sürülmemiş aynı zamanda halkımızın o topraklarda binlerce yıldır yarattığı çok zengin kültürel miras da yok edilmiştir. Ermeniler Karabağ ve Doğu Zengezur’da tüm Azerbaycan halkının millî ve manevi değerlerini yok etmek ve aşağılamak için ellerinden geleni yaptıkları gibi, Batı Azerbaycan topraklarında da aynısını yapmıştırlar. Bu nedenle ilk adım olarak, sonuncu - 1987-1991 yılları arasında gerçekleştirilen deport sırasında Batı Azerbaycan’dan sınır dışı edilen yurttaşlarımızın bir listesini oluşturmaya başladık ve bu çalışmayı neredeyse tamamlamış bulunmaktayız.
Elbette bundan sonra 1948-1953 yıllarında Batı Azerbaycan’dan sınır dışı edilen soydaşlarımızın listesini derlemeye başlayacağız. Bildiğiniz gibi, Stalin’in ölümünden bir süre sonra, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda “kızıl kırgın”a kurban giden insanlara ve deport olunanlara tarihi beraat verildi, sadece Batı Azerbaycan’dan sınır dışı edilenler kaldı, bu, tarihi bir adaletsizliktir. Ulu Önder Haydar Aliyev, 1997 yılında imzaladığı kararname ile ilk kez bu adaletsizliğin tarihi değerlendirmesini yaptı. O, deportun siyasi ve hukuki açıdan değerlendirilmesi konusunu görev olarak belirledi. Millî Liderin bize bu vasiyetini hayata geçirmeli, o dönemde sürgüne gönderilen soydaşlarımızın tarihi olarak haklı çıkarılmasını ve onların mirasçılarının ata topraklarına dönme hakkının Ermenistan devleti, SSCB’nin varisi olan Rusya Federasyonu tarafından tanınmasını sağlamalıyız. Bundan sonra daha önceki etnik temizlik, deport ve soykırım eylemlerinin açıklığa kavuşturulması gerekiyor.
- Ermenilerin geri dönüş meselesine tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Batı Azerbaycan’a geri dönüş fikrini Ermeni yetkililerin ve halkın uykusunu kaçıran bir konuya dönüştürdüğümüz için mutluyum. İki yüz yıl boyunca milletimize karşı her türlü suçu işleyen ve bundan kendilerinin asla sorumlu tutulmayacağına inandırılmış olanlar, sonunda bu coğrafyanın gerçek sahiplerinin, bir gün mutlaka geri gelip haklarını isteyeceklerini anlamaya başladılar. Ermeniler evlerimize dönmemizden korkmuyorlar, geri dönen Azerbaycanlıların mezarlıklarını bulamayacaklarından, anne-baba ve çocuklarının mezarlarıyla ilgili sorularına cevap bulamayacaklarından korkuyorlar. Son 35 yılda Âşık Alesger’in mezarı da dâhil olmak üzere UNESCO tarafından kültürel miras olarak tanınmış anıtları, 500’den fazla mezarı yok etmiş, tamamen yeryüzünden silmişlerdir. O mezarlarda yatanların küskün ruhları bizi geri çağırıyor ve biz o yerlere mutlaka döneceğiz, dönmeliyiz!
Agil Alesger 'Azerbaycan Yeniçağ Gazetesi' Sahibi.