Brüksel’de “Stratcom Public Forum: Daha Adil Bir Dünya Mümkün” Paneli düzenlendi

Brüksel merkezli Diplomatic World Enstitüsü yöneticilerinden Alberto Turkstra da "BM ve Bretton Woods kurumları 21'inci yüzyıldaki karmaşıklıklara karşı yeterli donanıma sahip değil." dedi. Çok taraflılığın kaybolduğunu belirten Turkstra, "Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğum mücadelesi veriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Brüksel merkezli Diplomatic World Enstitüsü yöneticilerinden Alberto Turkstra da "BM ve Bretton Woods kurumları 21'inci yüzyıldaki karmaşıklıklara karşı yeterli donanıma sahip değil." dedi. Çok taraflılığın kaybolduğunu belirten Turkstra, "Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğum mücadelesi veriyor." değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği, Belçika'nın başkenti Brüksel'de "Stratcom Public Forum: Daha Adil Bir Dünya Mümkün (A Fairer World is Possible)" başlıklı panel düzenledi.

Brüksel'deki Avrupa Birliği (AB) kurumlarının yer aldığı Schuman'daki Residence Palace'da düzenlen panele, Türkiye'nin Brüksel Büyükelçisi Bekir Uysal, Türkiye'nin AB nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, akademisyenler, insan hakları savunucuları, gazeteciler, AB kurumları temsilcileri, uluslararası yetkililer, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Belçika'nın farklı üniversitelerinden öğrenciler ile çok sayıda davetli katıldı.

Panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un video mesajıyla başladı.

Türkiye, çok taraflılığın güçlü bir savunucusu

Panelin açılış konuşmasını yapan Türkiye'nin Brüksel Büyükelçisi Uysal, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen bu anlamlı etkinlikte bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, "Dünya nüfusunun çoğunluğunun haykırdığı daha adil bir düzene nasıl ulaşılabileceğine dair görüş alışverişlerini dinleyeceğiz. İletişim Başkanlığına böylesine önemli bir konuyu gündemimize taşıdığı için teşekkür ediyorum." dedi.

Mevcut dünya düzeninde hiçbir ülkenin "modern çağın zorluklarının üstesinden tek başına gelemeyeceğinin açık olduğunu" söyleyen Uysal, "Salgın hastalıklar, iklim değişikliği, çatışmalar, terörizm, yoksulluk ve diğer acil sorunlar gibi küresel meselelerin üstesinden ancak işbirliği ve dayanışma yoluyla başarıyla gelinebilir." ifadesini kullandı.

İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Filistin'de milyonlarca insanın uluslararası hukukun ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin sonuçlarına katlanmaya devam ettiğine dikkati çeken Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kötü yönetim, artan terörizm tehdidi ve dış müdahaleler ile iklim değişikliğinin etkisi Afrika'da milyonlarca insanı olumsuz etkilemekte, kitlesel ölümlere, ülke içinde yerinden edilmelere, göçlere ve açlık ve kıtlıktan kaynaklanan acılara neden olmaktadır. Dolayısıyla etkin çok taraflılık bir tercih değil, uluslararası hukukun korunması, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü ile birlikte bir gerekliliktir. Türkiye, daha iyi, daha eşit, daha dayanıklı ve daha sürdürülebilir bir dünya için zorunlu olduğu anlayışıyla her zaman çok taraflılığın güçlü bir savunucusu olmuştur."

Birleşmiş Milletlerin (BM) "çok taraflılığın yeniden canlandırılmasına yönelik her anlamlı girişimin başlaması gereken yer" olduğunu belirten Uysal, BM'de ihtiyaç duyulan reforma ilişkin şunları kaydetti:

"Türkiye, BM'yi daha ilgili ve yüzyılımızın karmaşık sınamalarıyla yüzleşmeye uygun hâle getirmeye yönelik tüm çabaları desteklemektedir. Güvenlik Konseyi reformu gibi kritik bir konunun ele alınması bu anlamda hayati önem taşımaktadır. Türkiye daha demokratik, temsili, şeffaf, etkin ve hesap verebilir bir Konsey görmek istemektedir. Veto kullanımı, ele alınması gereken en acil konulardan biridir. Seçilmiş sandalye sayısını ve tüm üye devletlerin Konsey'de görev yapabilme imkânını arttırdığımız takdirde Güvenlik Konseyi'nin daha temsili ve duyarlı olacağına inancımız tamdır."

Büyükelçi Uysal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" sözünü anımsatarak, "'Daha adil bir dünya' fikri, başta gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyanın çeşitli kesimleri tarafından desteklenmektedir. Bu bağlamda, reformun hâlihazırda var olanları pekiştirmek yerine eksiklikleri gidermesi gerektiğini belirtmek önemlidir. Dünyadaki tüm adaletsizliklere çözüm olmasa bile, bu yönde alınacak bir karar önemli bir başlangıç olacaktır." diye konuştu.

"Çözümlerden biri elbette Türkiye'nin AB üyeliğidir"

Türkiye'nin AB nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Türkiye'nin katılımıyla AB'nin dünya sahnesinde küresel bir oyuncu hâline gelebileceğini söyledi.

Daha Adil Bir Dünya Mümkün tartışmasını AB ile ilişkilendirmeye çalışacağını belirten Kaymakcı, AB'nin daha adil bir dünya için hem varlıkları hem de yükümlülükleriyle bir tür ilham kaynağı olabileceğini ifade etti.

BM'deki veto hakkının benzerinin AB işleyişinde de var olduğuna dikkati çeken Kaymakcı, bu durumun dış güvenlik ve savunma politikasını belirleme konularında sorun yarattığını kaydetti.

Kaymakcı, AB'nin bu veto kullanımının yaratabileceği sorunlara önlem olarak farklı karar alma yolları bulduğunu ve Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) temsiliyeti nüfusa göre ayarladığını, bu sayede AB içinde BM’ye göre daha dengeli bir sistemin işlediğini dile getirdi.

Öte yandan AB'nin "daha adil bir dünya için" katkıda bulunabileceğini kaydeden Kaymakcı, "Bu aynı zamanda AB'nin daha adil bir dünya yaratmak için bir aktör olması gerekip gerekmediği, AB'nin daha fazla ağırlığa sahip olması gerekip gerekmediği, AB'nin hızlı karar alması gerekip gerekmediği ve AB'nin daha etkili olması gerekip gerekmediği sorusudur." ifadelerini kullandı.

Kaymakcı bu doğrultuda Türkiye'nin AB üyeliğinin büyük önem arz ettiğini belirterek, "Çözümlerden biri elbette Türkiye'nin AB üyeliğidir. Size söylediğim gibi bu, AB için büyük bir değer olabilir. Çünkü her zaman söylüyorum, Türkiye'nin üyeliği en zor, en çok sorgulanan, en çok tartışılan, en çok meydan okunan üyeliktir. Ancak bu gerçekleştiğinde, daha adil bir dünyaya katkıda bulunmak için AB'yi ve Avrupa'yı dünya sahnesinde küresel bir oyuncu hâline getirecek en faydalı ve en anlamlı katılım olacaktır." diye konuştu.

Adalet ve hakkaniyetin temel ilkeleri arasında yer alan eşit erişim, eşitlik, katılım, çeşitlilik ve demokrasiye ihtiyaç olduğunu anlatan Kaymakcı, şunları söyledi:

"Eşit erişime ihtiyacımız var, duvarlar olmadan. Eşitliğe ihtiyacımız var. Çeşitliliğe ihtiyacımız var. Çeşitliliğe saygı duymalıyız, herkesi kapsamalıyız. Katılıma ihtiyacımız var. Ve son olarak, kurallara dayalı bir sisteme, yani demokrasiye ihtiyacımız var. Elbette, kaotik bir dünyada, demokrasiden bahsetmek biraz naif bir yaklaşım gibi görünebilir ancak bence en nihayetinde ve özellikle de içinde yaşadığımız dijital dünyada nihai çözüm bu."

Demokrasinin bilgi ve dijital teknolojiler tarafından "manipüle edilmemesi gerektiğini" vurgulayan Kaymakcı, "Demokrasi toplumların ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir ve bence bu kilit unsurlardan biridir. Türkiye, BM sistemine bu adaleti getirmek için elinden geleni yapıyor ve umuyoruz ki Türkiye'nin AB üyeliğiyle birlikte daha güçlü bir AB yaratabilir ve dünyada barış ve adalet düzenine katkıda bulunabiliriz." diye konuştu.

Dünya hızla değişiyor

Programın açılışında konuşan Brüksel Büyükelçiliği İletişim Müşaviri Şeyda Bilen de, dünyanın "eşi benzeri görülmemiş bir hızda değiştiğini" belirterek, barış ve adaleti korumayı amaçlayan uluslararası kurumların da bu doğrultuda gelişmek zorunda olduğunu söyledi.

Etkinliğini, uluslararası örgütlerin küresel krizleri daha etkin şekilde ele almasının yollarını tartışmak için düzenlendiğini anlatan Bilen, "Uluslararası örgütler kolektif eylem ve küresel istikrar vaadi üzerine kurulmuştur. Yine de tarih, 1990'lı yıllarda Bosna ve Ruanda'da ya da bugün Filistin'de olduğu gibi, bu vaadin nerede yetersiz kaldığına dair acı verici hatırlatmalarla bizi tekrar tekrar karşı karşıya bıraktı." dedi.

Bilen, daha adil bir dünya için geleceğin politika yapıcıları olarak nitelediği uluslararası ilişkiler öğrencilerin katılımından memnuniyet duyduğuna dikkati çekerek, etkinliğin dinleyicileri arasında yer alan öğrencilerin "uluslararası yönetişimi şekillendirecek nesiller" olduğunu vurguladı.

Etkinlik çerçevesinde, Türkiye Yüzyılı Fotoğraf Sergisi de katılımcıların ziyaretine sunuldu.

Moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Selver Şahin'in yaptığı panelde, dünyanın nasıl daha adil olabileceği tartışıldı.

Millî Savunma Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, ekonomik kaynakların adil dağılımının önemine dikkati çekerek Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) gibi kuruluşların dayattığı politikaların çoğu zaman ülkelerin iç işlerine müdahale niteliği taşıdığını ve bunların eşitlikçi olması gerektiğini söyledi.

Adaletin yalnızca bir kavram olmadığını, somut eylemlere ve eşitlikçi mekanizmalara ihtiyaç duyduğunu belirten Alptekin, bugünün dünyasında adaletin nasıl tanımlanacağı, kime ne kadar ulaştırılacağı, kaynakların nasıl dağıtılacağı ve güvenliğin nasıl sağlanacağının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Alptekin, her yasanın hukuka hizmet etmeyeceğini dile getirerek adil bir sistem için ayrıcalıklı aktörlerin bu durumlarına son verilmesi gerektiğini söyledi. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin veto hakkının, adil bir dünya tasavvurunun önündeki en büyük engellerden olduğuna işaret eden Alptekin, "BM'de 5 daimi üyenin veto hakkı varken ve istediklerini veto edebilirken diğerlerinde bu hak yoksa adil bir dünyadan bahsedemeyiz. Veto hakkı bir an önce kaldırılmalı. Veto hakkı olacaksa her ülkenin olmalı." dedi.

Alptekin, dünyada adalet sağlanabilmesi için ekonomik varlıkların adil dağılımının önemini vurgulayarak "IMF ve DB'nin borçlara yönelik programları ülkelerin iç işlerine müdahale etmeyecek biçimde düzenlenmeli. Politikaları eşitlikçi ve az müdahaleci olmalı." diye konuştu. Hukukun yanlış yapan aktörü durdurmak, cezalandırmak ve gelecekte bunu tekrar etmemesini sağlamak için gerekli olduğunu dile getiren Alptekin, adil bir dünyanın hukuk çerçevesinde olabileceğini ifade etti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkileri artırılmalı

Alptekin, "Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, yetkileri artırılarak şahıslara ilave olarak devletlere de yaptırımı olan bir yapı hâline gelmesi sağlanabilir." dedi. Dünyanın adil olması için demokrasinin önemine de işaret eden Alptekin, "herkese sandalye sunan bir masa kurulması" gerektiğini söyledi.

Dünya ABD ve Çin'i içeren çift kutuplu bir sisteme yöneldi

German Marshall Fund isimli düşünce kuruluşundan siyasi analist Maurizio Geri, dünyada özellikle belirli bölgelerde istikrarsızlık ve çatışmaların arttığına işaret ederek "Dünyanın gitmekte olduğu yön çok karanlık dönemleri anımsatıyor." ifadesini kullandı.

"Daha adil bir düzen kurabilmek için akademik alanda üniversitelerle çalışmak gerekiyor." diyen Geri, mevcut düzenin arkaik bir yapıda olduğunu ve herkesi temsil edemediğini dile getirdi. Geri, dünyada İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki koşulların ortadan kalktığını, dünyanın ABD ve Çin'i içeren çift kutuplu bir sisteme yöneldiğini belirtti. "Türkiye, böyle bir dönemde çok kutupluluğu savunmakta haklı." diyen Geri, ülkelerin yakın işbirliklerine girmesinin önemine işaret etti.

AB, adil sistem kuramadı

Belçikalı emekli büyükelçi Raoul Delcorde de "AB, daha adil bir sistem kurmayı beceremedi. Avrupa, küresel bir aktör olamadı ve uluslararası ilişkilerde stratejik oyunculuğu başaramadı." değerlendirmesinde bulundu. 35 yılını diplomatik hizmete adadığını söyleyen Delcorde, "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" sloganıyla yapılan toplantıda konuşmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Delcorde, çok taraflı diplomasinin hem güçlü hem zayıf yanları olduğunu, çok taraflı diplomaside özellikle güvenin çok önem taşıdığını belirtti.

AB'nin, kurduğu ortaklıklar ve iş birlikleriyle dünyanın kaderini belirleme noktasında olmadığını ifade eden Delcorde, "Avrupa'nın başarısız olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Çok taraflılık sona erdi. ABD, Rusya ve Çin'in yaptıkları, çok taraflılık ilkesini yok sayar nitelikte. Dünyada yeni dönem etoburların dönemi. Avrupa bunlarla başa çıkacak güce sahip değil." diye konuştu. Delcorde, BM yapısında da krizleri çözemeyen bir sistem ortaya çıktığına işaret ederek Avrupa'nın küresel aktör olmak için kendi parçası olduğu uluslararası kurumların yapısına yoksul ve zayıf ülkeleri de dâhil edecek adımlar atması gerektiğini söyledi.

Kurumların yeterli donanımı yok

Brüksel merkezli Diplomatic World Enstitüsü yöneticilerinden Alberto Turkstra da "BM ve Bretton Woods kurumları 21'inci yüzyıldaki karmaşıklıklara karşı yeterli donanıma sahip değil." dedi. Çok taraflılığın kaybolduğunu belirten Turkstra, "Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğum mücadelesi veriyor." değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın, BM'nin kuruluşunun üzerinden geçen 80 yılın ardından tanınamayacak hale geldiğini ifade eden Turkstra, çok sayıda krizin aynı anda yaşanmakta olduğunu, jeopolitik gerilimlerin çok yüksek seyrettiğini söyledi. Turkstra, Bretton Woods sisteminin yoksulluk ve eşitsizlikle sonuçlanan "kemer sıkma" politikalarının savunucusu bir hâl aldığını, borçların yeniden yapılandırılmasında da ilerleme sağlanamadığını belirtti.

Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS'in kurumlarıyla ilerlediğine işaret eden Turkstra, Batı'nın bunlara karşı ön yargılı bakmaması gerektiğini vurguladı.
Turkstra, Batı'nın meşru talepleri görmezden gelmemesi gerektiğini, aksi takdirde küresel bölünmelerin derinleşebileceğini dile getirdi. 

Panelin ardından ressam Devrim Erbil'in hayatı ve resim tarzının anlatıldığı Devrim isimli belgeselin gösterimi yapıldı.