Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında adil yargılamayı etkilemeyi teşebbüs iddiasıyla soruşturma başlatıldı. CHP'den ise "Toplumu terörize etmek ve korku imparatorluğuna biat ettirmek için CHP'nin Sayın Genel Başkanını hedef seçtiler" tepkisi geldi.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında adil yargılamayı etkilemeyi teşebbüs iddiasıyla soruşturma başlatıldı. CHP'den ise "Toplumu terörize etmek ve korku imparatorluğuna biat ettirmek için CHP'nin Sayın Genel Başkanını hedef seçtiler" tepkisi geldi.
Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Ali İşgören, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" ve "kurum halinde çalışan kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmek" suçundan başlatılan soruşturma kapsamında milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla fezleke hazırladı.
Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Ali İşgören tarafından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, 9 Kasım 2011 tarihinde Silivri Cezaevi'ne yaptığı bir ziyaret sonrasındaki beyanlarına ilişkin "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" ve "kurum halinde çalışan kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmek" suçundan sürdürülen soruşturma kapsamında, Kılıçdaroğlu'nun milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması için 4 sayfalık fezleke düzenlendi.
Hazırlanan fezlekenin Adalet Bakanlığına gönderildiği, oradan da TBMM'ye gönderileceği öğrenildi.
CHP'den tepki geldi
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birgül Ayman Güler, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla fezleke hazırlamasına ilişkin, "Toplumu terörize etmek ve korku imparatorluğuna biat ettirmek için CHP'nin Sayın Genel Başkanını hedef seçtiler. Çünkü ayakta kalan tek ve güvenilir muhalif kale CHP'dir, Sayın Genel Başkanıdır" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kılıçdaroğlu, başkanlığında toplandı.
Güler, toplantının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu ve sorularını yanıtladı.
Suçlamaların CHP'ye ve onunun genel başkanına sıçradığını kaydeden Güler, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının Kılıçdaroğlu hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" ve "kurum halinde çalışan kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmek" suçundan başlatılan soruşturma kapsamında milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla fezleke hazırladığını hatırlattı.
Güler, şöyle konuştu: "Öyle görülüyor ki önce üniversiteleri susturan, daha sonra askeri yönetimin hiyerarşisini altüst eden, sonra yargıyı siyasallaştıran ve yargıyı Türkiye'de yaşayan herkes için güvenilmez kurum kılan AKP iktidarı şimdi bütün bu diktatoryal gelişmelere karşı direnen anamuhalefet partisini de hedef almış görünüyor. Biz Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yerini alan ve sıkı yönetim mahkemelerini aratan özel yetkili mahkemenin Sayın Genel Başkanımız hakkında fezleke hazırlamasını ve dokunulmazlığının kaldırılmasını istemesini acaba çok doğal mı karşılamalıyız? Türkiye'de ileri demokrasinin gereği diye mi görmeliyiz?"
Bu mahkemelerin siyasi iradenin emrinde olduğunu, o nedenle başka türlü davranmalarının beklenemeyeceğini belirten Güler, şöyle devam etti: "Gün ağarmadan yapılan baskınlarla gözaltıları başlatmak, gözaltı sürelerini tutuklama kararı verecek heyete denk düşürmek, sanıklardan suçlamaları gizlemek ve savunmalarını engellemek, AKP'nin bunaldığı anlarda gündemi değiştirecek ve dikkatleri başka tarafa çekecek kararlara imza atmak özel yetkili mahkemelerin günlük işi haline geldi.
Bugün toplumu terörize etmek ve korku imparatorluğuna biat ettirmek için CHP'nin Sayın Genel Başkanını hedef seçtiler. Çünkü ayakta kalan tek ve güvenilir muhalif kale CHP'dir, Sayın Genel Başkanıdır. Bu nedenle CHP, AKP'ye, özel yetkili mahkemelere hodri meydan diyor. Sayın Genel Başkanımızın dokunulmazlığını kaldırabilirler, hepimizin dokunulmazlığını kaldırabilirler. Bizim dokunulmazlık zırhına AKP yöneticilerinin ihtiyacı olduğu gibi ihtiyacımız yoktur. Türkiye'de hiç kimse güven içinde değildir.
Türkiye'nin aydınları da sıradan insanları da güven içinde değildir. Türkiye'yi komşularıyla savaşa sürükleyen AKP, içine girdiği bataklığı gizleyebilmek için giderek saldırı noktalarını çoğaltmaktadır. Ancak dış politikadaki bu büyük çöküş, 2012 yılında iç politikada yaşayacağımız büyük çöküşler bu baskı politikalarıyla önlenemez. AKP bundan böyle Türkiye'de ileri demokrasi adını verdiği diktatörlüğün partisidir. Ve bu özelliğine uygun bir muhalefetle karşılaşacağını defterine not etmelidir."
Güler, Kılıçdaroğlu'nun fezleke haberini aldığındaki ilk tepkisinin sorulması üzerine ise "Beni de mi Silivri'ye götürecekler" şeklinde esprili bir yaklaşım sergilediğini, rutin gündemlerini değiştirmediklerini konuyu toplantının sonunda değerlendirdiklerini anlattı.
Baykal: "Bir bu eksikti"
Deniz Baykal, Arıkan'ı ziyaretinin ardından basın mensuplarının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" suçundan başlatılan soruşturma kapsamında milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla fezleke hazırlanması konusunun sorulması üzerine yaptığı açıklamada, ana muhalefet partisi genel başkanını, Türkiye'de yaşanan sorunlar ve sıkıntılar karşısında dile getirdiği eleştirileri yargı yoluyla susturmaya teşebbüs etmenin, "ileri demokrasi anlayışı"nın geldiği son aşamayı ortaya koyduğunu kaydetti.
"Bir bu eksikti" diyen Baykal, şöyle devam etti: "Suçlama, 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek.' Adil yargılamayı kimler etkiler, hangi yöntemle etkiler, nasıl etkiler, o Anayasa'mızda 138. maddede çok açık şekilde ifade edilmiştir. Bir muhalefet partisi liderinin yargıya yönelik şikayetlerini emir ve talimat gibi anlamak mümkün değildir. Yargıya kimsenin emir ve talimat vermeye yetkisi yoktur. Bu özellikle iktidar ve yetki sahiplerinin dikkat etmesi gereken bir konudur.
Kılıçdaroğlu görevini yapıyor. Bunları söylemek, dile getirmek, bir muhalefet partisi liderinin temel görevidir. Artık bu görev de yapılamaz hale gelirse, yargı tehdidiyle susturulmak istenirse, onun çok ağır sonuçları olur. Üzüntü verici bir olay. Her gün yeni bir olayla karşı karşıya kalıyoruz. CHP susturulmak isteniyor. Zaten CHP şikayetlerini yeterince duyurma imkanından yoksun. Şimdi 'şikayet de etmeyin' noktasına gelinmiştir. Acı bir manzara."