EPN (European Professionals Network) tarafından geçen sene başlatılan ve her ayın son Pazar günü düzenlenmekte olan kahvaltı söyleşilerinin bu sene beşincisi ekonomi alanında eğitime verdiği katkılarında dolayı 'yılın Brüksellisi' seçilen FEDACTİO'nun Yüksek İstişare Kurulu Başkanı İsmail Cıngöz ile gerçekleştirildi.
EPN (European Professionals Network) tarafından geçen sene başlatılan ve her ayın son Pazar günü düzenlenmekte olan kahvaltı söyleşilerinin bu sene beşincisi ekonomi alanında eğitime verdiği katkılarında dolayı 'yılın Brüksellisi' seçilen FEDACTİO'nun Yüksek İstişare Kurulu Başkanı İsmail Cingöz ile gerçekleştirildi.
Belçika'da farklı meslek gruplarından profesyonelleri biraraya getirerek onların hem mesleki kariyerlerine hem de sosyal hayatlarına katkı sağlama amacıyla faaliyet gösteren EPN derneği, her ayın son Pazar günü düzenlemekte olduğu kahvaltı söyleşileriyle bir yandan kahvaltı sofrası etrafında profesyonelleri buluşturup, diğer yandan da davet ettiği birbirinden kıymetli konuklarıyla güncel konular üzerine kendilerine söyleşi yapma ve fikir alışverişinde bulunma imkanı sağlıyor. Bu ayki söyleşi konuğu 'Avrupa'ya Göçün 50. Yılında Avrupalı Türkler ve STK'ların Önemi: Fedactio Örneği' konulu konuşmasıyla Fedactio Yüksek İstişare Kurulu Başkanı İsmail Cıngöz Bey oldu.'
Belçika'nın farklı bölgelerinden gelen, çeşitli meslek gruplarından 120 kadar profesyonelin katılımı ile gerçekleşen söyleşide Cingöz, sözlerine Türklerin Avrupa'daki yaklaşık 50 yıllık serüvenini anlatarak başladı. Süreci anlatırken burada yaşayan Türkleri tanımlamak için kullanılan kavramlar üzerinde duran Cingöz, misafir işçi, göçmen, yabancılar, 2. kuşak, 3. kuşak gibi söylemlerin Türklerin geldiği konum itibariyle kucaklayıcı değil dışlayan bir yönü olduğunu söyledi. Bugün daha yaygın bir kullanıma sahip olan Avrupalı Türkler ya da Belcika'li Türkler ifadelerinin ise içlerinin doldurulması gereken kavramlar olduğunu dile getirdi. Daha sonra Türklerin Avrupa'ya ne kadar uyum sağlayabildiğini de ele alan İsmail Cingöz, günümüzde Türklerin Avrupada katettigi mesafenin istenilenin çok gerisinde olduğunu ifade etti.
'Sadece dil öğrenmekle entegrasyon olmaz!'
Entegrasyonun dil öğrenmekten ibaret olmadığını dile getiren Cingöz, yıllardır Avrupa'da yaşayan Türklerin, bulundukları ülkelerde uyumlu vatandaşlar haline gelebilmesi için neler yapılması gerektiğini anlatarak, topluma faydalı aktif vatandaşlar olabilmek için toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan genç neslin bu ülkelerde sanattan kültüre, eğitimden spora kadar birçok alanda başarılı insanlar yetiştirmesi gerektiğini belirtti. Bunun yolunun da Türklerin Avrupada bulundukları ülkelerin değerlerine sahip çıkması, bu ülkelerin sorunlarıyla dertlenmesi ve toplumun bir parçası haline gelinmesiyle mümkün olabilcegini vurgulayan Cingöz, bahsi geçen hedeflerin gerçekleşmesinin ise Avrupalı dostlarımız ile aynı ortamları paylaşabileceğimiz programların organize edilmesine ve ortak yaşam alanları oluşturulmasına bağlı olduğunu ifade etti.
'STK'lar lider değil topluma hizmet üretmeli!'
Konuşmasının ikinci bölümünde Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Belçika'daki konumunu anlatan Cingöz, STK'ların Türklerin Avrupada 50. Yılına girerken toplumdaki önemini ifade etti.
Bununla beraber konuşmanın bu bölümünde, Cingöz'ün Avrupalı Türklerin dernekleşme serencamina getirdiği yorumlardan bazıları özellikle dikkat çekiciydi. Örneğin, mevcut STK'ların bulundukları ülkeler adına değer üretmekte genellikle yetersiz kaldığını ve misyonunu yerine getiremediğini ifade eden Cingöz, nesillerin değişmesiyle ihtiyaçların da değiştiğini, yapılan projelerde öncelikli olanın bu projelerinin maliyeti değil; topluma katacağı değer olması gerektiğini vurguladı. Cingöz'ün konuşmasında önemle vurguladığı noktalardan biri de STK'ların isminde de ifade ettiği gibi tamamen sivil, herhangi bir siyaset ya da ideolojiden bağımsız olarak, kendi mali kaynaklarına dayalı özgün projelere imza atan ve herşeyden evvel hizmet kaygısı güden kurumlar olması idi.
Yapılan hizmetlerin insanlara ulaştırılmasında bireysel dehalardan ve liderlerden ziyade kollektif bir şuurla yeteneklerini ve enerjilerini birleştirmiş kişilerin azmi ve özverili çalışmasının öneminin altını çizen Cingöz, bu bağlamda, derneklerin lider yetiştirmek için değil bulundukları ülkelere ve insanlarına hizmet etmek gayesiyle çalışması gerektiğini ifade etti. Bu gayeyle, kendilerinin de hizmet ülküsü güden, topluma değer katan her projenin, federasyona bağlı olsun ya da olmasın, arkasında olduklarinive tam destek verdiklerini dile getirdi. Oldukça samimi bir ortamda ve ara ara dinleyicilerin yorumlarıyla interaktif bir şekilde gerçekleşen EPN'nin bu ayki kahvaltılı söyleşisi, İsmail Cingöz'un 2010 yılı Mayıs ayında kurulan ve bu yıl Vlan gazetesi oylamasında yılın Brüksellisi seçilen Fedactio'nun kuruluşundan bugüne kadar geçen süreç ve yapılan faaliyetler hakkında kısaca bilgi vermesi kendisine yöneltilen soruları yanıtlamasiyla sona erdi. Fedactio