Suriye’deki Selefi gruplar, Hatay sınırına bir kilometre uzaklıktaki Türkmen köylerinde katliam yapıyor. Türkiye ve dünya, Türkmenlerin dramından habersiz
Suriye’deki Selefi gruplar, Hatay sınırına bir kilometre uzaklıktaki Türkmen köylerinde katliam yapıyor. Türkiye ve dünya, Türkmenlerin dramından habersiz
“Dininiz zayıf, katlınız vacip, malınız helal, hanımlarınız da hediye.” Suriye’de gittikçe hâkimiyet kuran Selefi gruplar bu sloganlarıyla Hatay’ın Yayladağı İlçesi’nin bitişiğinde yaşayan Bayır Türkmenleri arasında son birkaç aydır terör estiriyorlar. Ancak Türkiye ve dünya kamuoyu Beşar Esad güçleri ve Selefiler arasında sıkışıp kalan Türkmenlerin dramından bihaber.
“Böyle devam ederse Suriye’de Türkmen kalmayacak. Selefiler köylerimizi teker teker ele geçiriyorlar, insanlarımızı barbarca katlediyorlar, sesimizi duyan yok,” diye yakınan Ömer El Muhtar tugayında savaşan Ömer Abdullah adlı genç cepheden yeni dönmüştü. Hatay ile Lazkiye arasındaki dağlarda bulunan “Bayır” bölgesindeki Türkmen köylerinin son durumunu şu sözlerle özetledi: “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), son birkaç aydır köylerimize sızmaya başladı. Evvela camilerde imamlığı ellerine geçirdiler. ‘Sufisiniz size gerçek dini öğreteceğiz, şeriat getireceğiz,’ dediler. Ellerinde müthiş silahlar vardı. Çoğu yabancı. Sudanlı, Mısırlı, Yemenli, Dağıstanlı, Faslı. Köyümüzde kaç kişiyi öldürdüler, alınlarına kurşun sıkıp. Sonra da burunlarını, kulaklarını kesiyorlar. Köylerimizde insan kalmadı.
“Zaher Bibers” adlı bir tugayda savaşan Yusuf Baldır isimli militan araya giriyor. “IŞİD Halep'te de Türkmenleri vuruyor. Daha geçenlerde 13 kardeşimizi öldürdüler. Membiç Köyü’nde bir kadınımızı sekiz adam aralarında paylaştılar. Kadın kendini asıp öldürdü. Biz Türkiye’den daha fazla yardım bekliyoruz.
Yusuf Baldır’a göre, Suriye muhalefetinin en büyük sorunu “İhvan el Müslümin” veya Müslüman Kardeşler. Bunlar, “Katar’dan gelen silahları ve paraları hep kendilerine ayırıyorlar. Bizlere en ufak bir şey vermiyorlar,” diyen Baldır sözlerini şöyle sürdürüyor: “Rejime karşı savaşan direnişçilerin arasına esas fitneyi sokan İhvan. Suriye’nin yarısı gitse, Türkmenlerin hepsi ölse umurlarında değil, yeter ki onlar başta olsunlar. Silahlar hep onlar yakın olan Ahrar Aş Şam’a gidiyor. Dört aydan beri bize bir tek mermi verilmedi.”
Peki ÖSO güçlerinin başındaki komutan Selim İdris ile temas kurmuşlar mıydı? “Evet” diyor Baldır. “Gittim kendisiyle (Kilis sınırındaki) karargâhında görüştüm. ‘İki uçaksavar, 120’lik havan verin dedim’ o ‘Bende de bir şey yok’ dedi geri yolladı bizi. Türkmenlerin güçlenmesini istemiyorlar.” ÖSO’dan yardım alamayan Türkmenlere bu kez ÖSO’dan yardım talebi gelmiş. On gün önce Yayladağı’nın 15 kilometre ötesindeki Gebere Köyü’nde bulunan bir hastaneye yüzleri maskeli 50 IŞİD militanı saldırmış. Hastanede nöbet tutan ÖSO’cular Türkmenleri yardıma çağırmış. “Onlarla çatıştık, dört tanesini vurdum,” diyor Abdullah. Ancak Türkmenlerin tüm cabalarına rağmen IŞİD hastaneyi ele geçirmiş . Abdullah şunları söylüyor: “Selefileri orada tedavi olan yaralıları dahi vurdular, kendileriyle müzakere etmek için din adamımızı gönderdik belki onu dinlerler diye, onu ve beraberindeki iki adamı da öldürdüler. Sonra MİG’ler geldi hastaneyi bombaladı.”
Zaher Bibers Tugayı’nda savaştığını söyleyen Yusuf Baldır ise, Türkmenlerin son günlerde artık “silah değil ekmek arar hâle” geldiklerini belirtiyor ve ekmeğin üstüne “bildiğiniz çiçek yağı” döküp karınlarını doyurduklarını söylüyor. Baldır, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ahrar Aş Şam, adamlarına 100 dolar maaş veriyor, yiyecek veriyor, bizim verecek bir tek şeyimiz yok canımızdan başka. Her yerde eziğiz, eğer yardım gelmez ise ölür biteriz.”
Taraf