Yurtdışında ilk defa oy kullanacak olan insanlarımızın demokratik haklarını yerine getirmelerinde yaşanan aksaklıklar ve sorunlar üzerine bir analiz yapalım. İlk defa halkın Cunhurbaşkanını seçme iradesine yurt dışından neden % 6-7'lik katılım oldu.
Yurtdışında ilk defa oy kullanacak olan insanlarımızın demokratik haklarını yerine getirmelerinde yaşanan aksaklıklar ve sorunlar üzerine bir analiz yapalım.
İlk defa halkın Cumhurbaşkanını seçme iradesine yurt dışından neden % 6-7'lik katılım oldu?
Bilindiği gibi Köşk seçiminin ilk turu için yurt dışındaki 2 milyon 722 bin 981 seçmenden şu ana kadar sadece 178 bin 959'u randevu alabildi. Randevulu sistemle oy kullanım oranı yüzde 5'te kaldı.
Birincisi Yüksek seçim kurulu yurt dışında seçimin tanıtımı için herhangi bir bütçe ayırmayarak, tüm sorumluluğu Büyükelçilik ve Başkonsolosluklara havale ederek, tanıtımda çok büyük bir hata yaptı.
Yüksek Seçim kurumu büyük gazete ve TRT'nin yayınları ve sınırlı duyurularla vatandaşları bilgilendirmeye çalıştı.
Tanıtımda Avrupa'da yayın yapan Türköe yerel medyalarının kullanılmaması onlara duyurular ve ilanların verilmemesi Yüksek Seçim Kurulu'nun duyuru ve sistemin anlatılması ve tanıtılmasında yeterli olmadı.
Asıl etken buydu. Avrupa Türkçe Medyasına tek bir ilan vermeyen Yüksek Seçim Kurulu fazladan milyonlarca oy bastı. Bu fazla oylara yapılan masraflarla Yurt dışında seçim kampanyası daha iyi anlatılabilinirdi.
Her nedense tüm resmi kurumlar gibi, Yüksek Seçim Kurulu'da Avrupa'daki TürkÇe medyayı ücretsiz kullanmaya kalktı. Bu çok ayıp. Herşeye bütçe ayıran devlet, en az bu demokratik hakkın layıkıyla duyrulması için fedekarlık yapabilirdi.
Bu noksanlığı inşallah bundan sonraki seçimlerde giderirler. Kendi imkanlarıyla zor şartlarda çıkan Türkçe Medya'yı kullanmaya kalkmazlar, en azı destek olurlar.
Yüksek Seöim kurulu ilk defa halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimin randevulu sistemle daha rahat olacağı düşüncesiyle büyük bir bütçe ile alt yapı oluşturuldu. Ancak oy vermeyi kolaylaştırması düşünülen sisteme direk müracaat ederek randevu alanların sayısı son derece sınırlı oldu.
Sistem randevu alamayanlara otomatik olarak kendisi randevu verdi. Buda birçok karışıklıklara neden oldu. Bu sistemle yapılan seçim tam anlamıyla bir fiyasko oldu.
Her ne kadar insanların büyük bir bçlümü izine gitmiş olsada en azı 750 bin insanın Avrupa'da oy kullanması bekleniyordu.
Tabi bu fiyasko en çok Başbakan Erdoğan'ı sıkıntıya soktu. Zira Yurt dışından 3-4 oranında bir oy beklemekteydi. Anketlerde bu hesaplar üzerinden yapılıyordu. Avrupa'daki fiyasko tüm anket şirketleriyle beeraber Erdopğan'ı da sıkıntıya soktu.
AKP'liler Yüksek Seçim kuruluna her ne kadar müracaat ederek randevu sistemini iptal etmeye çalıştılarsada bunda başarılı olamadılar.
Otomatik sistem bir aile fertlerini değişik yerlerde değişik sandıklara yönlendirince, ilk saatlerdeki tıkanıklık gibi olumsuzluklara AKP'li Milletvekillerinin sandık görevlilerine ve görevli başkonsolosluklara saldırması olumsuzlukların nedenlerindendi.
Sorunlar giderek arttı ve sonuç tam bir hayal kırıklığı oldu.
Özetlersek:
1- Randevulu sistem tekrar gözden geçirilsin.
2- Mümkün olduğu kadar bölge ve sandık sayısı artırılsın.
3- Avrupa Yerel Türkçe medya kanalıyla tüm insanlarımıza ulaşılsın.
4- Siyasi otoriteler mümkün olduğu kadarıyla seçim bölgesi ve sandık sorumlularına müdahale etmesin.
Saygılarımızla....