Belçika'da kültürel ve sanatsal çalışmalarda göz dolduran kısa adı BTKB olan Belçika Türk Kadınlar Birliği '8 Mart Emekçi Dünya Kadınlar Günü'nü ÇDF'nunun AKM salonunda düzenlediği kahvaltı, konferans ve konserle kutladı.
Belçika'da kültürel ve sanatsal çalışmalarda göz dolduran kısa adı BTKB olan Belçika Türk Kadınlar Birliği '8 Mart Emekçi Dünya Kadınlar Günü'nü ÇDF'nunun AKM salonunda düzenlediği kahvaltı, konferans ve konserle kutladı.
BTKB Başkanı Leyla Teker ve Yönetim kurulu üyelerinin davetlilerini karşıladığı kutlama programına Brüksel Muavin Konsolosu Gizem Türkgenci Sevim, Brüksel Başkonsolosu Ali Barış Ulusoy'un eşi Esin Ulusoy, Schaerbeek Belediye başkan yardımcısı Sadık Köksal, Schaerbeek Belediye Meclis Üyesi Döne Sönmez, Sözcü Gazetesi Yazarı Gazeteci Özlem Gürses, Çağdaş Dernekler Federasyon Başkanı Melehat Yeşildağ, CHP Belçika Birliği Başkanı Zuhal Kayhan, CHP Belçika Birliği Başkan Yardımcısı ismet Yılmaz, ÇDF Genel Koordinatörü Okyay Karataş, Eski Bakan Danışmanı Nebahat Acar, Emniyet Sosyal Danışmanı Havva Ardıçlık, Şair Nihat Ateş, Halk Sanatçısı muzaffer Topküme ve kalabalık davetli katıldı.
Kahvaltıyla başlayan program, yakın zamanda öldürülen Özgecan ve şiddete mağduru olarak yaşamlarını yitirenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşuyla start aldı.
Sunumu BTKB Başkan yardımcısı Sevtap Uysal'ın yaptığı konferansın konuşmacıları sırasıyla BTKB Başkanı Leyla Teker, CHP Belçika Birliği Başkanı Zuhal Kayhan, Gazeteci Özlem Gürses, Emniyet Sosyal Danışmanı Havva Ardıçlık ve Schaerbeek Belediye Başkanı Sadık Köksal idi.
Konuşmacılar yaptıkları konuşmalarda "Kadınlar Gününün tarihçesi, Cumhuriyet öncesi Kadının sosyal yaşamdaki yeri, Cumhuriyet dönemi Atatürk'ün Kadınlara verdiği haklar, Son 12 yıldaki AKP iktidarı dönemindeki Kadınların durumu. Yaşanan kadına şiddet ve İntiharların sosyal ve siyasal etkileri ve dünya kadınlarının yaşadıkları sorunlar konusunda görüşlerini anlattılar.
Özellikle, Özgecan cinayetinden sonra 'Kadına Şiddet'in sosyal medya'da taciz ve tecavüz itiraflarının başlamasıyla yapılan 'Kadına Şiddet Protesto Yürüyüşlerine' erkeklerinde destek vermesinin önemi anlatıldı.
Kadınların eşit haklar ve şiddet konusunda tüm insanların mücadele etmeleri gerektiğ vurgulandı.
BTKB Başkanı Leyla Teker'in konuşmasını sizlerle paylaşıyoruz."Öncelikle burukda kutlasak bugününü kutlu olsun. 2015 in içinde oluğumuz bu 66 ıncı günü ve bu 66 günde Türkiyemizde 55 kadın ve kısa bir sure once hunharca katledilen Özgecan kızımızı anmakla başlıyorum sözlerime.
Bu hemcinslerimizin kanını yerde bırakmamaya, hukuk yollarını kullanarak, kadın olarak, insan olarak, anneler olarak and içiyoruz.
Rabialar için hüngür hüngür ağlayanlara ihtiyacımız yok, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı binasının kaç merdiven basamağı olduğunu bilip de o sene kaç kadınımızın öldürüldüğünden haberi olmayan, ortaçağ zihniyetiyle efendilerine biat eden O KADINLARA da ihtiyacımız yok.
Ülkemizden uzakta da olsak, kalplerimizin sıcaklığı ve gerici zihniyetle mücadele kararlılığımız bizlere yeter.
Dünya Kadınlar Günü nedeniyle toplandığımız bu günün küçük bir muhasebesini yapmakta yarar görüyorum. Belçika Türk Kadınlar Birliği olarak değerli üyelerimizle zaman zaman sohbetlerimizde, Toplumumuzda “KADININ YERİ” tartışması yapılmıştır. O gün kü olaylar irdelenmiş, tepkiler dile getirilmiştir.
Dünyanın her yerinde olan “KADIN” olaylarının dehşeti ele alınmış, hemcinslerimize ayakları üzerinde durabilmeleri için çeşitli öneriler ortaya atılmıştır.
Ancak, yaşadığımız toplum olayları, yurdumdaki KADINA YÖNELİK vahşeti ön plana çıkarmaktadır. Belçika’da 34 yıllık yaşamım boyunca gözlemlediğim Belçika Türk toplumunda yaşanan “KADINA ŞİDDET” olayları, yürekleri sızlatacak kadar acıdır.
Dünyanın bir çok yerinde, göçmen topluluklarında kadınlar hep aynı kaderi paylaşmaktadırlar. Avrupa’da yaşıyor olmak, şiddet görmemek anlamına gelmez. Avrupa’daki, Kadın ve Aile politikaları da sütten çıkmış ak kaşık değilir. Ayrıca, “kol kırılır yen içinde kalır” mantığı ile AİLE İÇİ ŞİDDET de gizlenmektedir.
Ünlü bir hukukcumuz diyor ki; Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkunç artış; bir kişinin annesinin bile diz kapağından dahi tahrik olabileceğini utanmadan söyleyen, Hamilelerin sokağa çıkmasının edepsizlik olduğunu ileri süren; 6 yaşındaki kız çocuğu ile, evlenmek mümkündür, zifaf ergenliğe ulaşınca olur diyebilen; kızlı erkekli okumayı tahrik edici bulan ve yasaklamaya kalkan; kadını eve hapsetmek isteyen; kadın erkek eşitliğini reddeden;
Yüce Dinimizi siyasi bezirganlıklarına ve ticaretlerine alet eden zihniyetin sonucudur”
Doğru değil mi? Bir sure önce Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı fetvaya göre; Nişanlılar elele tutuşarak dolaşmamalı imiş.
DİN’in böyle işlenmesi sonucu, kadın cinayetleri, yine DİN adına kadına zülmedilmesi meşru hale getirilmektedir. Resmi kurumlarca toplumda böyle bir algı yaratılması, kadına bakış açısını kokuşmuş zihniyetle bir tutuyor.
Buna göre KADIN bir kuluçka makinesidir, evin süsüdür, ağır işçisidir, erkeğinin kadınıdır ama erkeğin bir adım arkasındadır, Ünlü Şairimiz Nazım Hikmet’in dizesiyle, 'sofradaki yeri öküzünden sonra gelen kadındır.' ikinci sinif, hatta üçüncü sınıf bir yaratıktır. Ayrıca ataerkil zihniyetin ortaya çıkardığı algı, kadını iffetsiz olarak göstermektedir.
Bu artık TOPLUM ANLAYIŞI haline getirilmiştir. Bu gün kadının bedeni üzerinden siyaset yapılmakta, gerici bir zihniyetin baskısı ile kadın ortaçağı yaşamaktadır.
Bu günlere kadar Şiddetin nedeni olarak KADININ EKONOMİK SORUNLARI VE EĞİTİM EKSİKLİĞİ dile getirilmiştir. Fakat bu artık geçerli değildir.
Koca doktordur, avukattır dekandır, rektördür, veya benzeri mesleklerdendir, karısı da onlar kadar MÜREKKEP YALAMIŞ eşlerdir. İşte onlar da dayak atıp, onlarda dayak yemektedirler.
Tarihin medeniyet coğrafyası olan yurdumuzda, kadının olması gereken yere konulması LAİKLİKden geçer. Kadının değerinin bilinmesi, hakettiği konuma kavuşması, yürürlükte olan kanunların uygulanması, eğer yetmiyorsa yeni kanunlar çıkarılmasiyle mümkündür.
Ne yazık ki, çıkacak kanunlar her konuda olduğu gibi KADINI da karanlık çağlara götürecek görünüyor.
EĞER ATATÜRK DEVRİMLERİ DEVAM ETTİRİLSEYDİ, HER KONUDA OLUĞU GİBİ, KADININ DA KONUMU İYİLEŞTİRİLMİŞ OLACAKTI.
Geçenlerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkani Küba’daydı. Atatürk büstü önünde görüntülerini izledik televizyonlarda. O ülkenin yöneticileri “BİZ ATATÜRK’ün DÜŞÜNCELERİNİ
VE DEVRİMLERİNİ İZLEDİK” dediler.DÜNYA ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEYE SAHİP ÇIKIYOR, ONUN DEĞERİNİ BİLİYOR DA, TEK
ANLAMAYAN (!) BİZİM İKTİDARLAR OLUYOR.FAKAAAT, ÜLKEM, BİR GÜN ONUN DÜŞÜNCELERİNİN DEĞERİNİ BİLECEK YÖNETİCİLERE
KAVUŞACAK.BUNU DA KADINLAR GERÇEKLEŞTİRECEKTİR.
Dünya Kadınlar gününüz bol olsun.”
şair Nihat Ateş güzel şiirleri ile Sanatçı Muzaffer Topküme'ninde yer aldığı BTKB Korosu Çağdaş orkestra eşliğinde güzel bir konser sunumu yaparak, şarkı ve türküleriyle davetliler hoş saatler yaşattılar.
Davetliler danslar eşliğinde konseri renklendirdiler. www.belcikahaber.be