BELÇİKA TÜRK TOPLUMUNUN İLK GELENLERINDEN SAYGIN ŞAHSİYET, TUNCELİ EŞRAFINDAN, BELÇİKA AYDIN VAKFI BAŞKANI SAYIN ZERRIN AYDIN VE İLHAMİ NAKI, VELI TAKİ, ZEYNEL AYDIN'IN BABALARI 'ISMAIL AYDIN' HAKKIN RAHMETINE KAVUŞTU .
~"İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN"
AYDIN AİLESİNİN ACI GÜNÜ,.
BELÇİKA TÜRK TOPLUMUNUN İLK GELENLERINDEN SAYGIN ŞAHSİYET, TUNCELİ EŞRAFINDAN, BELÇİKA AYDIN VAKFI BAŞKANI SAYIN ZERRIN AYDIN VE İLHAMİ NAKI, VELI TAKİ, ZEYNEL AYDIN'IN BABALARI 'ISMAIL AYDIN' HAKKIN RAHMETINE KAVUŞTU .
MERHUMA YÜCE ALLAH'TAN RAHMET, KEDERLİ AİLESINE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ. RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. BELÇİKA AYDIN HABER GRUBU
Belçika Aydın Haber'in hazırladığı 'Belçika’ya Türk göçünün 50. yılında ilklerin hikayeleri' adlı kitapta yer alan Emekli İsmail Aydın hakkındaki yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
İsmail Aydın (83)'ın Belçika'ya geliş hikayesini kendi ağzından dinleyelim:
«Ben 1931, Tunceli doğumluyum. İlk ve Ortaokulu o yıllarda hep birincilikle bitirerek, ortaokuldan mezun oldum. Ben 1950 yılında Tunceli'den 19 yaşımda Gemlik'e geldim.
Burada bir müddet çalıştıktan sonra, genç yaşta, Gemlik'ten İstanbul'a geçerek, inşaatlarda ustabaşı olarak çalıştım.
Daha sonra 1963 yılı 26 Haziran'ında 4 günlük otobüs yolculuğundan sonra, Belçika Brüksel'e çalışmak için geldik. Yolcuların çoğunluğu Balkan göçmenleriydi.
Brüksel'de ilk olarak BELGO-SUSSE adlı kumaş boyama ve yıkama fabrikasında 2 ay çalıştıktan sonra, burada ekipbaşı olarak 13 yıl işe devam ettim. Bu arada 1965 yılında Türkiye'de evlendim, daha sonra eşim Zeynep'i Belçika'ya getirdim. 3 erkek, 2 kız evlat babasıyım.
Daha sonra, 1976 Vilvoorde ve Brüksel'de çalıştım. Botanik inşaatı başta olmak üzere, Avenue Roger'de bulunan o zamanki banka binaları, Hilton Otel inşaatı ve Üniversite binalarınında bulunduğu 19"…büyük inşaata çalıştım. 1975 yılında Brüksel'den ev aldım. O zaman insanlar daha yeni yeni ev alıyordu.
Tabi her zamanki gibi ilk başlarda benim de hedefim diğer vatandaşlar gibi bir müddet çalışıp, geri dönmekti. Ancak ilerleyen yıllarda çocuklarında büyümesiyle bu fikrimizden vaz geçerek, kalıcı olduk.
Yemeklere alışmak kolay olmadı. Dil sorunu ve o zamanki ağır iş şartları tüm vatandaşları zorluyordu. Bir gün Belçika'lı kasap'a «biz Müslümanız biz domuz eti yemeyiz, başka hayvan eti varsa vermesini» istedim. Oda «domuz değil deyip» bana et verdi.
Ancak şüphede kaldım. Yemedik bekledim. O gece rüyamda bir ses «İsmail adam sana domuz eti verdi onu nasıl yiyeceksin?» diyerek, beni uyardığını görünce rüyadan kalkıp, o eti olduğu gibi çöpe attım.
Ben yaşamımın büyük bölümünü geçirdiğim Belçika'dan çok memnunum bizlere bu fırsatı sağlayan tüm Belçika'lı yöneticilere teşekkür ediyorum» dedi.