Aşırı fedakâr, hayır diyemeyen, ilişkilerinde bağımlı olan, kimse üzülmesin diye sınır çizemeyen, mükemmeliyetçi veya her daim güçlü olmaya çalışmak gibi özellikleri kendinizde buluyor musunuz? Bu özelliklerin temelinde pek çok duygu yatıyor olabilir ancak bugün değersizlik duygusundan bahsediyor olacağım. "Bu davranışlarla değersizlik duygusunun ne alakası olabilir?" diye sorabilirsiniz. Şimdi bu konuyu beraber ele alalım.
Aşırı fedakâr, hayır diyemeyen, ilişkilerinde bağımlı olan, kimse üzülmesin diye sınır çizemeyen, mükemmeliyetçi veya her daim güçlü olmaya çalışmak gibi özellikleri kendinizde buluyor musunuz? Bu özelliklerin temelinde pek çok duygu yatıyor olabilir ancak bugün değersizlik duygusundan bahsediyor olacağım. “Bu davranışlarla değersizlik duygusunun ne alakası olabilir?” diye sorabilirsiniz. Şimdi bu konuyu beraber ele alalım.
Öz-değer, kendimizi nasıl gördüğümüz ile doğrudan ilişkilidir. Kendini değerli gören insan, öz-saygı geliştirir ki öz-saygısı olan bir birey kendisini seven, ödüllendiren, takdir eden, kendi kararlarını kendisi alabilen, hata yaptığında umutsuzluğa düşmeyen özellikler gösterir. Peki değersiz hisseden bir insanın davranışları nasıl olur?
Bir insan kendisini değersiz hissediyorsa, bu his onun düşüncelerine şekil verir ve sonunda düşüncesine göre davranışlar sergilemeye başlar. Örneğin kendini değersiz hisseden kişi bu dünyada var olmasının bir amacı olmadığını düşünebilir, kendini işe yaramaz görebilir, bir başkasına sınır koyarsa / “hayır” derse başkaları tarafından kabul edilmeyeceğini düşünebilir. Bu nedenle “yapamam” diyemeyen, sınır çizemeyen, her istenilene koşarken kendini unuttuğu için diğer insanlar tarafından “aşırı fedakâr” olarak tanımlanabilir. Oysa burada yapılan fedakârlık, halen bir başkası için sevilmek niyetiyle yapılır. Bu nedenle kişi farkında olarak veya olmayarak “feda” ettikçe “kar” elde edeceğinin inancı içindedir. “Ben ona saçımı süpürge ettim, bir dediğini iki etmedim” cümlelerine kuran fedakâr insan öteki kişilerden “yapmasaydın” cevabını alabilir. Çünkü gün sonunda anlaşılır ki hiç kimse fedadan “kar” elde edemez.
Değersizlik duygusuna sahip olan kişi, öteki insanları daha değerli görmeye eğilimlidir. Bunu gözlük örneği ile açıklayalım. Değersizlik duygusu, kişinin kendisini küçük, diğer insanları ise büyük gösteren bir gözlük gibidir. Bu öyle bir gözlüktür ki, pek çok insanı başarılı gösterir ama kendisine döndüğünde başarıları sadece “tesadüftür”. Bir başka insan hata yapacak olsa bu bir kereye mahsustur ancak kendisi bir hata yapacak olsa tamamen beceriksiz olduğu içindir. Dünyaya bu gözlükle bakan kişi bir süre sonra başarısızlık korkusuyla yeni bir işe başlayamaz bu nedenle de günlük yaşamda işlerini ertelemeye başlar. Ona sunulan seçeneklere “bana fark etmez, siz seçin” şeklinde cevap verir. Diğer insanların manipüle edici davranışlarına sessiz kalır. Bu da kişinin yaşam kalitesini son derece olumsuz etkiler.
Kendi değerinizi bir başkasının sizi nasıl gördüğü ile şekillendiriyorsanız, başka insanlara sınır koymanız çok daha zor bir hal alır. Kişi sınır koyarsa diğer insanların onu değersiz görmesinden korkar ancak hakikatte sınırı olmayan insan diğer insanlar tarafından değersiz görülmeye başlar. Sırf sizi sevsinler, değerli görsünler diye kendi isteklerinizi bir kenara bırakıp başkasına koşar bir hale gelirseniz bir süre sonra öteki insanlarda sizin kendinize değer vermediğinizi fark eder ve kendisine değer vermeyen kişiyi onlarda değersiz olarak görmeye başlar. Bu süreçte değersizlik duygusuna sahip olan insan kendisine değer verenlere değil; kendisini değersiz, yetersiz, küçümseyen insanlara karşı daha meyillidir çünkü kendisini değersiz görenlerden onay alabilirse değerli olacağına inanır. Burada dikkat çekmek istediğim bir nokta var ki, değersizlik duygusuna sahip kişi onay aldığı insanları küçük görmeye başlar. Kendisini değerli hissettiren insanlar basit, onu küçük gören insanlar ise çok değerlidir. Bu nedenle bu kişiler farkında olmadan değersiz hissedeceği ortamlarda var olabilir akabinde kendilerinin şansız olduklarından yakınabilirler.
Görüldüğü gibi bir duygu kişinin düşüncelerine, düşünceleri ise davranışlarına bu şekilde etki edebilir.
Peki kendisini değersiz hisseden birey ne yapabilir?
Kendinizde yukarıda anlattığım duygu, düşünce veya davranışlardan parçalar buluyorsanız neden böyle hissettiğinizi sorguluyor olabilirisiniz. Bunun nedeni her insanın biricik yaşam öyküsünde gizlidir. Aileniz size böyle hissettirmiş olabilir çünkü onlara da değer verilmemiş olabilir. Sizi büyüten kişiler sevgilerini nasıl ifade edeceklerini bilememiş veya size iyilik yaptıklarını zannederek yanlış şekilde sevgi ve değerlerini göstermiş olabilirler. Daha pek çok neden bunlar arasında sayılabilir. Bu duyguların nedenlerini ve bugüne yansımalarını bir Psikoterapistle çalışma imkânınız yoksa bireysel olarak yapabileceklerinizi burada açıklamak istiyorum.
Öncelikle kendi olumlu özelliklerinizi bir kâğıda yazın. Olumlu özelliklerinizi okuyun. Başarılı olduğunuz noktaların tesadüf değil emeğinizle olduğunu fark edin. Gününüzün 5 dakikasını bunları düşünmek için ayırın.
Hata yapmanın insani bir davranış olduğunu kendinize hatırlatın. Hedeflerini gerçekleştiren insanlar, hatalarından ders çıkararak bugünlere geldiklerini sıkça anlatırlar. Bu nedenle temel hedefinizi mükemmel olmaktan “yeterince iyi olmak” şeklinde değiştirin. Hata yapmak sizin değersiz olduğunuzu değil insan olduğunuzu gösterir.
Kendinizi daha çok tanımak için çeşitli aktivitelere katılın. Yürüyüş yapın, ilgi alanlarınızı araştırın ve bunları yaparken hata yapabileceğinizi unutmayın.
Diğer insanlara “hayır” demekten korkmayın. Eğer bu konuda zorlanıyorsanız pek çok videoya erişebilir veya kitaplar okuyabilirsiniz.
Başkalarının size yaptığı eleştirilerde, onlarında kendi içsel süreçleriyle alakalı bir takım yorumlar yapmış olabileceğini unutmayın. Başkalarının size olan bakışıyla değerinizin belirlenmeyeceğini, aksine sizin kendinize yönelik bakışınızın önemli olduğunu kendinize hatırlatın.
Size yapılan saygısız eleştirileri, manipüle eden davranışları kabul etmeyin.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak sizi olumsuz hissettiriyorsa bu karşılaştırmanın bozuk bir terazide yapıldığının farkına varın. Kendinizi kıyaslayabileceğiniz tek kişi sizsiniz. Çünkü aynı olayı yaşayan iki kişi, aynı şeylere maruz kalmasına rağmen farklı duygu ve düşünceler geliştirir neticesinde farklı davranışlar sergileyebilir.
Son olarak, kendinize bir başkasına davrandığınız gibi davranın. Eleştirel ve sizi aşağıya çeken insanlarla değil, yapıcı ve doğru üslupla size yaklaşan kişilerle vakit geçirin.
Tüm bunlarla beraber bu duyguların psikoterapiyle daha iyi çalışılabildiğini ve en etkili yöntemlerden biri olduğunu söyleyerek yazımı burada noktalamak istiyorum.
Herhangi bir soru veya görüşleriniz için İnstagram ve mail adresimi buraya bırakıyor olacağım.
Kendinize, kendiniz için iyi bakın.
Psikoterapist Azra S. Ateş
Instagram: azraasems
Mail: azraasems@gmail.com