Tahta gerçekten çürük mü? Birgul Kapaklikaya

Geçen günkü yazımda sizlere pozitif düşünceden ve de bakış açısının öneminden bahsetmiştim.

Geçen günkü yazımda sizlere pozitif düşünceden ve de bakış açısının öneminden bahsetmiştim. Bu gün de yine aynı konuya değinmek, bakış açısının yanı sıra hoşgörünün de önemini vurgulamak için çok hoşuma giden bir hikayeyi anlatmak, eğer bilenler varsa hatırlatmak istiyorum. Bir adam, kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Bir zaman sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu, o zamanlar hayır işleriyle uğraşan bir dergâha bağışlamak ister. Adam Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına gider. Durumu Hacı Bektaşi Veli'ye anlatır ve o ' helal değildir' diyerek, bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana'ya anlatır. Mevlana ise bu kurbanı kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaşi Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz, ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı'na gider ve ona, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş-ı Veli'ye sorar. O da şöyle der: - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir, ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir. Günümüzde de bu kadar mütevazı ve de hoşgörülü insanlara rastlamak mümkün elbette ama yazık ki çok az. İnsanlar birbirlerini yermekten, yargılamaktan hatta ve hatta hakaret etmekten zevk alıyorlar âdeta. Bu durum maalesef günümüzdeki bütün toplumlarda yaygınlaşmış durumda. Çoğu zaman nedense başkalarının kusurlarını hemen görür kendimizinkilerini ise hiç fark etmeyiz, fark etsek bile gizlemeye çalışırız. Cenap Şebabettin’in şu sözü ne kadar da güzel açıklıyor bu durumu. “Başkası düştü mü, "çürük tahtaya basmasaydı" deriz. Kendimiz düşünce, bastığımız tahtanın çürük çıkmasından şikayet ederiz. Başkalarının hatalarını bulmak ne kadar da kolay gelir insana. Oysa ki başkalarını yargılamadan önce kendimizi iyice inceleyip, önce kendi hatalarımızı aramamız gerekmez mi? Adaletin, hoşgörünün, sevginin ve saygının hayatımızdan hiç bir zaman eksik olmaması umuduyla herkese mutlu yarınlar diliyorum…