SORUMLULUK SORUMLULUĞU/ Birgul Kapaklıkaya

Hangi alanda veya hangi şartlarda olursa olsun yaptığımız işin önemini, getirilerini, aynı zamanda kaybettireceklerini iyi hesapladığımızda ve

Hangi alanda veya hangi şartlarda olursa olsun yaptığımız işin önemini, getirilerini, aynı zamanda kaybettireceklerini iyi hesapladığımızda ve o alanda tüm sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde hem manen hem de madden kazançlı çıkacağımız ortadadır. Genel olarak bu kuralları bilir ve bu doğrultuda hareket etmeye çalışırız. Nedense bazen kişisel çıkarlarımıza yenik düşeriz ve bazı kazançlardan mahrum kaldığımız da olur. Aslında bunu kişisel çıkar değil de 'egoizm' yani bencillik duygusu diye belirtirsek daha doğru olur. Zira bu duygu istek dışı da olsa pek çok insanda mevcuttur. Sosyal statümüz ve rolümüz gereği hepimizin eşine, çocuklarına, annesine, babasına, kardeşlerine, komşularına, arkadaşlarına ve nihayet tüm insanlara karşı çeşitli sorumlulukları vardır. Kim olursa olsun kime karşı olursa olsun, sorumluluklar her zaman iyi bilinmeli ve doğru şekilde uygulanarak yerine getirilmelidir. Bu bilincin sonucu olan sorumluluğun yerine getirilmesi elbette önemli fedakarlıkları beraberinde getirir. Bir annenin evlatlarına, öğretmenin öğrencilerine, insanların diğer insanlara karşı sorumlulukları olduğuna göre öncelikle sorumluluklarımızı gruplara ayırarak hangi alanlarda kimlere karşı ne gibi sorumluluklarımızın olduğunu bilmemiz ve çevremize bu bilinçle hareket ettiğimizi göstermemiz gerekir. Sorumluluk hissinin her insanda olması gerektiğini belirttiğimize göre sorumlulukların öncelik sıralarını da doğru tayin etmenin çok önemli olduğundan kolaylıkla bahsedebiliriz. Öncelik elbette kişinin kendisinde baslar. Kendisine faydası olmayan, olamayan bir insanın kime faydası olabilir ki? Kendini yetiştirme de hepimizin bildiği gibi çok okumakla, araştırmakla, dinlemekle, tartışma adabına uygun şekilde tartışmakla ve de yeniliklere acık olmakla olur. Radikal veya kapalı bir anlayış yerine hoşgörülü ve de herkese saygılı olmakla gerçekleşir. Nemelazımcılık yerine duyarlılık ve de yardımlaşma ile olur. Komsusu aç iken tok yatan bizden değildir diyen peygamberimiz komsularımıza karsı sorumluluğumuzu dile getirmiştir. Dili, dini, rengi, kültürü, düşüncesi ne olursa olsun insan insandır. Komşu komşudur. Dost dosttur. Arkadaş arkadaştır. En sevdiğimiz dostumuzla arkadaşımızla her zaman aynı fikirde olmayabiliriz hatta çok zıt fikirlere bile sahip olabiliriz ama ne olursa olsun herkese saygı duymak zorundayız. Özellikle de insanların seçme şansına sahip sahip olmadıkları değerlerinden dolayı yargılanmalarının, yadırganmalarının son derece yanlış olduğu konusuna vurgu yapmak, bu hususa dikkat çekmek istiyorum. Unutmamak gerekir ki her insan, hatta siz, şu anki anne ve babanızın değil farklı bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelebilirdiniz. Onları siz seçmediniz. farklı dinden, farklı renkten bir anne ve babadan çok farklı bir ülkede, herhangi bir hastane veya evde dünyaya gelebilirdiniz, bende gelebilirdim. Bu yüzden tüm insanlara karşı sorumluluklarımızı istisnasız şekilde aynı özveri ve gayretle yerine getirmeye çalışmalı ve herkese karşı sorumluluklarımızın son derece bilincinde olmalıyız. Başkaları tarafından sevilmek sayılmak istiyorsak önce kendimiz sevmeli saymalı, kendimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeli ve kendimizle barışık olmalıyız. Çünkü kendisiyle dargın olan dış dünya ile barışık olamaz. Yurtta sulh cihanda sulh’u konumuza uyarlayacak olursak; kendisiyle barışık olmayan çevre ve dış dünya ile barışık olamaz. Güzel dostluklar ve güzel toplumlar güzel insanlardan oluşur. Güzel insan ise her konuda kendisine ve çevresine karsı sorumluluğunu iyi bilen ve layıkıyla yerine getiren insandır. Kalın sağlıcakla 08/12/2008