İnsan Hakları/LEYLA TEKER

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen insan hakları ile “Müslüman İnsan Hakları ” ne dereceye kadar uyuşmaktadır? Bazı Müslüman yazarlara göre, “ Batı Aydınlanması’nın temel felsefî varsayımlarına göre tanımlanmış hak ve özgürlük kavramları ile İslamın aslî dinî kaynakları ve kelâmının (ilâhiyat) vûcut verdiği hak ve özgürlükler birbirlerinden tamamen farklıdır.”(Ali Bulaç-Zaman gazetesi-9 Kasım 2010)

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen insan hakları ile “Müslüman İnsan Hakları ” ne dereceye kadar uyuşmaktadır? Bazı Müslüman yazarlara göre, “ Batı Aydınlanması’nın temel felsefî varsayımlarına göre tanımlanmış hak ve özgürlük kavramları ile İslamın aslî dinî kaynakları ve kelâmının (ilâhiyat) vûcut verdiği hak ve özgürlükler birbirlerinden tamamen farklıdır.”(Ali Bulaç-Zaman gazetesi-9 Kasım 2010)

Bu görüşün şöyle  bir arka  planı  vardır diye düşünüyorum:

 

Avrupa’da, 17. ve 18. yüzyıllarda ortaya çıkan  Aydınlanma felsefesi, geleneksel, değişmez kabul edilen inanışların yerine akılcı düşünceyi getirir. Din merkezli toplumsal yapının yerini akıl merkezli toplumsal düzenlemeler  arayışı alır. Böylece kilise ve devlet de ayrı ayrı yerlere otururlar; dinin toplumsal hayatı düzenleme istemleri de ortadan kalkar.   

 Luka Incili,  buna uygun olarak, 20. bölüm, 25. ayette, şöyle der:

 

 “Öyleyse Sezar’ın  hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya ver.” 

Ne var ki, Kur’an-ı Kerim’in Maide suresinin 44. ayetinin son kısmı şöyle der:

 “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir”.

Bu doğrultuda düşünenlere göre, dinî kaynaklı hak ve özgürlük istemleri de “insan hakları”ndan sayılmalıdır. Aksi durumda, bunların “hoşgörü” içinde ele alınmasından öteye geçilemez.

Soruna bu açıdan bakılınca, ilk öğretimde okula başörtüsüyle gidilip gidilemeyeceği tartışmaları havada  kalmaktadır; çünkü “İslam’ın aslî kaynakları”  ne buyuruyorsa öyle davranılmalıdır. Kaldı ki, sayın “First Lady”,  orta okulları ve liseleri de kapsayan ilk öğretimde değil de  ilkokullarda başörtüsü takılmayacağını söylemiştir. Bu bile yukarıda sözünü ettiğimiz görüşte olanları hoşnut etmemiştir.

Umalım ki, insan haklarına böyle yaklaşanlar azınlıkta olsun!