Darbeler bir insanlık ve demokrasi suçudur. Darbeler demokrasilerin organize silahlı güçler tarafından yok edilmesine yönelik kabul edilemez cinayet ve eylemlerdir.
DEMOKRASİYE EVET, DARBE BAHANESİYLE TOPLUMSAL BARIŞI SABOTEYE HAYIR. Celil GÜNDOĞDU
Sayın okurlar
Darbeler bir insanlık ve demokrasi suçudur. Darbeler demokrasilerin organize silahlı güçler tarafından yok edilmesine yönelik kabul edilemez cinayet ve eylemlerdir.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, hangi adla olursa olsun milli iradeye, seçilmişlere ve halka yönelik bu menfur girişimleri her zaman red ettik, red etmeye de devam edeceğiz. Bu bizim hem insanlık, hem de vicdani ve toplumsal sorumluluğumuzdur.
Bizler her zaman adil olmaya, insani duygu ve düşüncelerle demokratik ortamlarda insanların demokratik kurallar çerçevesinde düşüncelerin ifade edilmesinden yana olduk ve her şarta rağmen bunun da mücadelesini verdik.
Hiç bir zaman bir yanlış diğer bir yanlışla yok edilemeyeceği gibi yapılan hatalı davranış ve söylemler İlk yanlış yapanın hanesine ne yazık ki artı olarak yazılmakta.
Darbeciler her zaman puslu havayı ve kaos ortamların da belirirler. Bu nedenledir ki: Demokrasilerde bu ortamlara dikkat edilmeli, barış ortamı korunmalı. Herkes düşüncesini demokratik kurallar çerçevesinde, illegal davranış biçimleriyle değil, medeni ahlak kurallarıyla ifade edebilmeli.
Gerçek demokrasilerde “tek adamlık, tek otorite, yasal muhalefeti muhatap almama, erk gücünün verdiği şımarıklıkla vurdumduymazlık, yalnız ben haklıyım anlayışı” her zaman demokrasiyi tehdit eden darbecilerin iştahını kabartan ve darbecilere göre (meşru) gerekçe olarak algılanabilmekte.
Biz yıllardan beri ülkemizi yönetenleri bu konuda yazılarımızla uyarırken bizleri hep bir yerlere monte etmeye çalışanlar, yaşanan menfur darbe kalkışmasıyla ne kadar haklı olduğumuzu görmüş oldular.
Ülkemizi yöneten AKP iktidarı artık durum değerlendirmesi yaparak meşru, TBMM’yi bekleme odasına almaktan, Muhalefeti görmezden gelmekten, aşağılanmaktan, Bu ülkede bilgilendirme hizmeti verenleri bir yerlerin sözcülüğünü yapmak ve “ya bizdensiniz ya değilsiniz” gibi ötekeleştirici söylem ve eylemlerinden vazgeçmelidir. Ülkemizin başına bela olan bir zamanlar beraber yürüdüklerini, “ne istedilerde vermedik” diye hayıflandıkları kişilerin darbesi karşısında, yine bu muhalefet ve ‘o malum’ medya dediğiniz medya mesupları dik duruşlarıyla engellemiştir. Demokratik güçler darbeye karşı hassasiyetlerini her fırsatta dile getirmişlerdir.
Ülkemizi yönetenler Cumhuriyetimizin kodlarına dönmelidir. Son darbe girişimi de göstermiştir ki Atatürk’ün kurduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin ayarlarıyla oynamak, darbecilere zemin hazırlamıştır. Parlamenter ve demokratik rejim korunmalıdır.
Darbecilerin haksız ve gayrı meşru hareketlerini bahane ederek, yasal olmayan davranış biçimlerinden kaçınılmalı sivil veya asker darbeciler bahane ederek, saldırılmamalıdır. Suçu olanlar yasal olarak yargılanmalıdır.
Demokrasiye gönül vermiş Türk halkının darbecilere karşı verdiği birlik mesajını meydanlarda bir partinin güçlenmesi gibi bir algıya dönüşmemesi gerekir. Türk halkı doğusuyla, batısıyla, Türküyle, Kürdüyle, Çerkezi ve Lazıyla, Alevisi ve Sünni’siyle bir bütündür.
Türk halkının bu birlik sinerjisinin devam edebilmesi için parti liderlerinin sık sık bir araya gelmesi TRT, AA başta olmak üzere tüm medyanın yandaş bakış açısından uzak, tüm partilere ve liderlere ekranlarını ve sayfalarını açmalıdır.
Ülkemizdeki dumanlı hava geçmiş değildir. Bu nedenledir ki gerek ülke içinde gerekse ülke dışında bulunan bazı vatandaşlarımızı darbecilere destek verdikleri bahanesiyle, kişisel ve kurumsal yapılarına yönelik fiziksel saldırılardan kaçınılmalıdır.
Gerçek demokrasilerde suçluları halk değil, yasal merciler yargılar. Halkın görevi demokrasisine demokratik kurallar içerisinde sahip çıkmaktır.
Demokratik tepkiler yasal zeminlerde ahlaki kurallar içerisinde yapılması elbetteki bir demokratik haktır.
Bu arada sosyal medya’da ki söylem ve eylemler gerek ülkemiz gerekse yurt dışı istihbarat birimleri tarafından takip edilmekte. Darbeyi bahane ederek kişi ve kurumlara yönelik sözlü ve fiziki saldırılardan kaçınılmalıdır. Darbeye elbette hayır, ancak darbeyi bahane ederek küfürlü, nefret içerikli ve fiziki tüm illegal saldırılara da hayır diyoruz.
Hiç kimsenin yaşadığımız coğrafyalarda barış ortamımızı sabote etmeye hakkı yoktur.