BELÇİKA'DAKİ TÜRK SİYASETÇİLERİNİN FİKİR ANLAMDAKİ KAN UYUŞMAZLIKLARI"¦ / Celil GÜNDOĞDU

Belçika'da siyaset yapan Türk kökenli siyasilerimizin düşünce bazında kan uyuşmazlığı yaşadığına zaman zaman şahit olmaktayız.

Belçika’da siyaset yapan Türk kökenli siyasilerimizin düşünce bazında kan uyuşmazlığı yaşadığına zaman zaman şahit olmaktayız.

Bu nedenle de siyasilerimiz hizmet verdikleri partilerde çeşitli sorunlarla karşılaşmaları, tartışmalara karışmaları ve  hatta parti disiplin kurullarınca ihraç edildikleri yakın zamanda görüldü…

Burada Partiler iç tüzüklerini bahane ederek, gerçek düşünce özgürlüğünü bir kenara iterek, özellikle uyum ve düşünce uyuşmazlığı yaşayan Türk kökenli seçilmişleri seçmenlerin iradesine rağmen, saygı duymadan ihraç edebilmekteler.

Bu çok yanlış bir karardır. Hele Düşünce Özgürlüğüyle eş değer bulmuş Avrupa Birliği’nin merkezi Belçika/Brüksel’de bu tür olayların yaşanması son derece manidar ve üzüntü vericidir.

Elbette her insanın yerel, bölgesel ve evrensel  değer bakış açıları vardır. Kimileri Sosyal Demokrat, kimileri Muhafazakar, kimileri Milliyetçi kimileri de Çevrecidir. Hepsi Dünya görüş farklılıklarının birer bakış açısıdır. Herkes kendi dünyasından bakar, ve yaşamı yorumlar. Herkes düşüncesinde hürdür…

Ancak bazı yerlerdeki yerel ve bölgesel farklı bakış açıları bazı evrensel diye nitelenen yerlerde karşılık bulmuyor. Yani Belçika’da siyaset yapan birisi kendi ülkesinde muhafazakar ve ya milliyetçi bir düşüncenin mücadelesini verirken, Belçika’da Sosyal demokrat bir partide görev yapmaya kalkışması normal olmaz.  Bu son derece yanlış, samimiyetsiz ve yalın bir politik duruş olur.

Muhafazakar bir kimlikle Sol bir partide görev yapmak öncelikle kendi bakışı ile daha sonra politika yaptığı partinin yerel ve evrensel bakış açılarıyla çelişir. Düşünce anlamındaki kan uyuşmazlığı zaman diliminde olumsuz nükseder, siyasetçi mensup olduğu partinin tüzüğü ile çelişik hal ve hareketlere girerek, siyasi yaşamını riske sokar. Buda birincisi kendi seçmenine ikincisi de mensup olduğu partiye karşı saygısızlık olur.

Örnek verecek olursak, Türkiye’de AKP veya MHP ’ye gönül vermiş O’nun değerleri ve dünya görüşüyle hareket eden bir Siyasinin, Belçika’da sol bir partide hizmet vermesi politik anlamda da global bakış açısından da şık olmayan bir davranış biçimidir.

Türkiye’de Sol değerlere karşı mücadele veren bir siyasinin Belçika’da Sol bir partide partinin yerel ve evrensel değerlerini savunması ne kadar etik olabilir. Bu sağ partilerde hizmet vermeye kalkan sol düşünceli siyasiler için de geçerlidir.

Bu kavram kargaşalıklarından uzak durmak gerek. Bence Türkiye’de sağ veya sol bir partiye gönül veren bir siyasetçinin Belçika’da da savunduğu fikir ile özdeşleşen bir partide hizmet vermesi daha reel ve etik olur.

Öbür türlü fırsatçı, menfaatçi bir anlayışla siyaset yapar görüntüsü hem siyasetçinin kendisine hem de bulunduğu topluma zarar verir.

Nitekim yakın zamanlarda Spa, CDH ve MR gibi partilerde bunlar yaşandı.

Genelde dünya da iki ağır merkezli sağ ve sol diye nitelenen politik duruş vardır. Her siyasetçi kendi dünya görüşüne yakın bir partide görev alırsa fikirlerdeki kan uyuşmazlıkları yaşanmaz.

Belçika’da sol ve sağ partide görev yapan siyasilerimizin elbette doğal olarak birinci hizmet alanları Belçika olmalıdır. Belçika’da seçilmiş olan bir siyasetçi hangi alanda olursa olsun seçildikten sonra tüm Belçika toplumuna yönelik hizmeti şiar edinmeli. Yapacağı hizmetlerde partinin duruş çizgisi ve görünüşünü benimsesin benimsemesin, hizmet siyasi bakışa göre değil, vatandaşın hizmet alması gerektiği bilinciyle hizmet verilmeli.

Belçika’da siyasi partilerde belirledikleri adaylarını potansiyel oy getirisine bakmayarak fikir anlamındaki uyumu ön planda tutmalılar. Belçika’da partiler bazı yabancı kökenlileri parti tüzüğüne göre değil de oy potansiyeline göre aday belirliyor Adayların getirdikleri oyları hanelerine yazdırdıktan sonra partilerindeki adayların mensup oldukları toplumsal duyarlılıkları bahane ederek, seçilmişleri ihraç etmeleri AB normları ve düşünce özgürlüğüyle de çelişmekte.

Türk toplumunun ülkesindeki hassasiyetler ile ilgili görüş belirten siyasileri olur olmaz bahanelerle ihraç etmek de ancak oy avcılığı olarak yorumlanır.

Siyasilerin mensup oldukları tüzük ve düşüncelere saygılı olması bir gerçek. Ancak partilerdeki siyaset yapanların da evrensel değerlere karşı tepkileri de düşünce özgürlüğü içerisinde değerlendirilerek, toplumsal barış gölgelenmemeli.

Belçika yaşadığımız güzel bir ülkedir. Tüm değerlerimiz ve hassasiyetlerimizle beraber bizler kültürler okyanusu Belçika’da huzur içerisinde yaşamalıyız.

Bu konuda tüm siyasiler duyarlı davranarak, toplumları dışlayıcı dilden uzak siyasetin evrensel diliyle kucaklaşmalı ortak yaşama zenginlik katmalıyız.

Ancak, Evrensel dil olan Barış dili ile dünyamızız huzur verebiliriz…

Saygılarımla.:.