BİF Başkanı M. Zeki Bayraktarâın Tebrik Mesajı Belçika İslam Federasyonu olarak 14 Mart Cuma günü yapılan Exécutif seçimleri sonucu göreve yeni gelen Başkan; Şemsettin UGURLU, Başkan yardımcı
18 Mart Ãanakkale Şehitler Günü Bu gün bir milletin destan yazdığı bir gündür. Bu gün vesilesiyle başta Ãanakkale şehitlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. www.belcikahaber.be Ãanakkale Şehitlerine Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmaraâya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya, Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle âbu: bir Avrupalıâ Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihanın duruyor karşında, Osrtralyaâyla beraber bakıyorsun ; Kanada! Ãehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk. Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk. Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela⦠Hani tauna da zuldür bu rezil istila⦠Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına, Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ⦠Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz. Sonra melâundaki tahribe müvekkel esbab, Ãyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab. Ãteden saikalar parçalıyor afakı; Beriden zelzeleler kaldırıyor aâmakı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam. Ãlüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer⦠Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller, Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyare. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler⦠Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kalâa mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram? Ãünkü teâsis-i ilahi o metin istihkam. Sarılır, indirilir mevkiâ-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sunâ-i beşer; Bir göğüslerse Hudaânın edebi serhaddi; âO benim sunâ-i bediim, onu çiğnetmeâ dedi. Asımâın nesli⦠diyordum ya⦠nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek. Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar⦠O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhidâi⦠Bedrâin aslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberâi kimler kazsın? âGömelim gel seni tariheâdesem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab⦠Seni ancak ebediyetler eder istiab. âBu, taşındırâ diyerek Kaâbeâyi diksem başına; Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle; Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan; Yedi kandilli Süreyyaâyı uzatsan oradan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana⦠Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultanını Salahaddinâi, Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran⦠Sen ki, İslamâı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın; Sen ki, aâsara gömülsen taşacaksın⦠Heyhat, Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat⦠Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber. Mehmet Akif ERSOY