Ermenistan tarih boyunca dış güçleri arkasına alarak Türk milletine karşı savaşlar açmış, hain saldırılar düzenlemiş, soykırımlar, sayısız sürgün, işkence ve katliamlar gerçekleştirmiştir.
Ermenistan tarih boyunca dış güçleri arkasına alarak Türk milletine karşı savaşlar açmış, hain saldırılar düzenlemiş, soykırımlar, sayısız sürgün, işkence ve katliamlar gerçekleştirmiştir.
Son ikiyüzyıl boyunca Azerbaycan Türklerine karşı Ermeni milliyetcileri tarafından kasıtlı şekilde gerçekleştirilen etnik temizlik, soykırım ve saldırganlık politikası Azerbaycan tarihinin kanlı olaylarla dolu çok acı aşamalarını oluşturmaktadır. Bu milliyetçi-şovenist politikaların temel amacı Azerbaycanlıları kendi tarihi topraklarından göçettirmekle tarihi Azerbaycan topraklarında Ermenilerce uydurulan "Büyük Ermenistan" devleti kurmak olmuştur.
Yaklaşık otuz yıl önce gerçekleştirilen saldırılar sonucunda Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20’lik kısmına tekamül eden Karabağ bölgesindeki 7 yerleşim birimini işgali sonucunda 1 milyondan fazla Azerbaycan Türkü vatanlarından zor gücüne uzaklaştırılmış, 22 binden fazla şehit verilmiş ve bu güne kadar 4 bin kişinin akıbetinin belli olmadığı ve insanlığa siğmayan katliamlar, kanlı olaylar gerçekleşmiştir.
Bütün uluslararası kuruluşlar ve hukukun bütün kuralları Karabağ’ın Azerbaycan’a ve Azerbaycanlılara ait olduğunu teyit ediyor. 1990’lı yılların başında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını hemen terk etmesini talep eden 4 karar’ - 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları kabul etti.
Bundan başka, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer kurumların kararları da Azerbaycan’a destek niteliğinde çıktı, ancak Ermenistan bu kararların hiçbirine uymadı. Yıllardır Ermenistan’ın saldırganlığı karşısında gerekli ve yeterli tepkiyi ortaya koymayan uluslararası toplum, çifte standardını bir kez daha gösteriyor. İhmalkâr tutumunu sürdüren Minsk Üçlüsü de çözüm odaklı davranmaktan maalesef çok uzakta...
Ermenistan devletinin liderliği, Azerbaycan'ın barış çağrılarını, anlaşmazlığın barışçıl çözümünü kabul etmedi. Ermenistan'ın görüşmelerin formatını değiştirme girişimleri, Başbakan Nikol Paşinyan’ın "Karabağ Ermenistan'dır, nokta" şeklindeki açıklaması, sözde rejim başkanının Azerbaycan kültürünün beşiği Şuşa antik kentinde "yemin töreni" düzenlemesi, sözde parlamentonun Şuşa'ya taşınması, Paşinyan’ın eşi Anna Hakobyan'ın, Karabağ’da askeri tatbikatlarda boy göstermesi, komando eğitimi vermesi ilÉ™ Azerbaycanı resmen tehdid ediyordu.
Anna Hakobyan'ın Karabağ’da ermeni kadınları Azerbaycanlı sivillere saldırmaya hazırladığını tüm dünya görüyordu. Paşinyan, Dağlık Karabağ’daki çatışmaların Ermenistan ile Azerbaycan arasında değil, Azerbaycan ile Karabağ’daki ermeniler arasında yaşandığını iddia ederken, oğlunu Dağlık Karabağ’a askere göndererek de eylem ve söylemlerindeki farkı net olarak ortaya koymuştur. Ermenistan tarafından yapılan açıklamalar, işgal altındaki topraklardaki askeri tatbikatlar, Azerbaycan'ın kültürel ve tarihi mirasının yok edilmesi, Ermenistan'ın uluslararası insani hukuka göre savaş suçu olan bu topraklardaki yasadışı yerleşim politikası artık sabrları taştırırdı...
Evet, Azerbaycan sabırlı davranıyordu ve barış sürecinin tüketilmesi halinde son çare olarak güç kullanımına başvuracakları konusunda yıllardır uyarıyordu. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ateşkesi defalarca ve ağır şekilde ihlal etti, cephe bölgelerinde, Azerbaycan-Ermenistan sınır hattında işgalci devletin ordusuna ait birliklerden açılan ateşler sonucu masum çocuklar, kadınlar, yaşlılar, genç askerler şehit oldular. 12 Temmuz 2020 tarihinde Ermenistan Azerbaycan’ın kendi öz sınırlarında yer alan Tovuz bölgesine saldırdı. Saldırıda biri tümgeneral, üçü üst düzey rütbeli asker olmak üzere 13 kişi şehit oldu. Azerbaycan bu defa da Ermenistan’ı ve tüm dünyayı uyardı. Ermenistan’ın Azerbaycan halkına karşı terör cinayetlerine, insanlığa sığmayan alçak saldırılarına, hain emellerine suskun kalmayın dedi...
27 Eylül 2020 tarihi sabah saatlerinde yine böyle bir saldırı sonrasında Azerbaycan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri, daha fazla Ermeni askeri saldırısını önlemek ve temas hattına yakın yaşayan sivil nüfusun güvenliğini sağlamak için meşru müdafaa hakkı çerçevesinde ve uluslararası insani hukuka bütünüyle uygun olarak karşı saldırı ve misilleme tedbirleri almaktadır. Ermenistan’ın saldırılarında Azerbaycanlı asker ve sivillerin öldürüldüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "Saldırgan ülkeye kendi halkımızı ve topraklarımızı korumak için gerekli yanıtı vermek zorunda kaldık." şeklinde konuştu.
Ancak Ermenilerin gözden kaçırdıkları asıl nokta, Azerbaycan’ın 1990'lardaki Azerbaycan olmadığıdır. Bugün güçlü ve dayanıklı ekonomiye sahip Azerbaycan’ın bütçesindeki askeri harcamalar neredeyse Ermenistan’ın bütçesine yakındır. Kafkasya'nın en güçlü ordusu olarak görülen Azerbaycan Milli Ordusu bu kez işgal altında bulunan tarihi topraklarını özgürleştirmeye ve toprak bütünlüğünü yeniden sağlamaya kesin kararlı…
Günlerdir Azerbaycan'ın kahraman askerleri işgal altındaki topraklarını geri almak için kahramanca savaşıyor. Saldırının gerçekleştiği ilk andan beri güçlü bir mukavemet gösteren Azerbaycan Ordusu ilerleyişini sürdürüyor. Uzun yıllardır Ermenistan işgali altında bulunan birçok bölge Azerbaycan kuvvetlerince özgürleştiriliyor. Cebrail, Fizuli ve Hadrut kentleri, stratejik öneme sahip Sukovuşan (Madagiz) ve 45'den fazla köy artık işgalden kurtarıldı.
Azerbaycan ordusunun başarılı hamleleri karşısında direnemeyen Ermenistan ordusu geri çekilirken kısa ve orta menzilli füzelerle cephenin gerisindeki bölgelere, Gence, Mingeçevir, Terter ve diger şehirlerde, köylerde sivil hedeflere saldırdı. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın başdanışmanı Vağarsak Harutunyan’ın 6 Ekim tarihinde Rusya’nın "Vesti" televizyon kanalına verdiği röportajda, "Biz taktik saldırı için ağır silahlar geliştirdik. Gelecekte panik yaratmak için sivil hedefleri vuracağız" açıklaması bu saldırıların tesadüf olmadığını ve planlandığını ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanı Aliyev, Ermenistan'ın Gence ve Mingeçevir'de sivillere kalleş saldırıları ile ilgili, "Ermenistan yönetiminin faşist amacını gösterdi. Ermenistan her gün şehirlerimize ateş açıyor. Vatandaşlarımızı öldürülüyor. 2 binden fazla ev zarar gördü. Ermenistan yönetimi savaş suçu işliyor. Balistik füze sistemleriyle sivilleri vurmak savaş suçudur. Bu namert hareketler Azerbaycan halkının iradesini kıramayacak." ifadelerini dile getirdi. Azerbaycan Ermenistan ile bir terör merkezi olduğu için mücadele ediyor. Soykırımcıların Hocalı, Gence, Mingeçevir, Terter'de sivillere yönelik alçak saldırıları bunun sadece birkaç örneğidir...
Ermenistan ne yaparsa yapsın, sonuç değişmeyecek. Azerbaycan son 200 yılın soykırımcılarını, işgalci duşmanı yok etmenin peşinde. Azerbaycan'ın savaşı hak savaşıdır, hukuken meşru müdafaa hakkıdır ve bu kutsal savaş bütün işgal altındaki toprakların kurtarılmasına kadar devam edecek. Azerbaycan halkı işgalci düşmanları topraklarından atıncaya kadar sonuna kadar vuruşacak. Bütün dünya duysun, Karabağ Azerbaycan'ındır ve Karabağ Azerbaycan'dır!