~~Senarist ve Senaryo Yazar Koçu Behice Özden : "Dil" anlaşabilmemizin, düşünebilmemizin ve hissedebilmemizin kodlarını oluşturuyor"

Senarist ve Senaryo Yazar Koçu ve eğitmen Behice Özden ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Senarist ve Senaryo Yazar Koçu Behice Özden ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Hikayeler, Televizyon Dizileri ya da Sinema Filmi yazmak istiyor ama bir türlü başlayamıyor musunuz? Kendi hayatımızdan kesitler yada Ailelerinizden gelen onca yaşanmışlıklar bir dizide olsa istemez misiniz?, işte tamda bunları düşünürken sizler, hem yazmayı seven, hem yazdıklarına hayat veren bir senaryo hocasıyla tanışacaksınız.

Sayın Behice Özden öncelikle sizi tanıyabilir miyiz ?

Ben 1979 Yalova doğumluyum. Profesyonel hayata da erken yaşlarda Yalova’da yerel gazetelerde çalışarak başladım. Cumhuriyet Gazetesi bölge muhabirliği yaptım. Ardından Müjdat Gezen Sanat Merkezi Yaratıcı Yazarlık bölümünden mezun oldum. Senaryoyla bu yıllarda tanıştım.

Sinegraf’ta senaryo asistanlığı yaptım ve sonrasında gerek yayın editörü olarak dergilerde, gerekse çeşitli senaryo gruplarında yer aldım.

2013 yılından itibaren çalışmalarımı eğitim ve yazar koçluğu üzerine serbest olarak devam ettiriyorum. Özel yazarlık atölyeleri dışında, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde konservatuar ve akşam okulunda her yaştan öğrencilerime senaryo dersi veriyorum çok keyifli, çok eğleniyoruz,

Yazarlık eğitimini herkes alabilir mi ?

Elbette isteyen herkes yazarlık üzerine eğitim alabilir. Açıkçası bunun yaşla, cinsiyetle, konumla – statüyle hiçbir ilgisi yok. Bunun için gerekli en önemli unsurun istek ve hayal gücünün olduğunu düşünüyorum. Eğitimlerde, dili doğru kullanmayı, hikaye ve karakter kurmayı, kurduğumuz bu dünyaya derinlik katmayı öğreniyoruz. Neden ve nasıl? sorularının peşine düşüyoruz ve sonuca doğru keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz. Bunun dışında hiç kimsenin “siz yazabilirsiniz, aaa hayır siz yazamazsınız” diyebileceğini düşünmüyorum.

Peki ya senaryo? Senaryo eğitimini kimler alabilir? Nasıl bir eğitim süreci geçiriliyor?

Senaryoda müthiş bir ego tatmini yaşanıyor. Eğitimlerde sık sık vurgularım: Senaryo yazmak bir dünya yaratma halidir ! Çünkü, kelimelerle bir dünya yaratıyorsunuz. Ardından sinemada veya televizyonda, dijital platformlarda o dünyayı izleyebiliyorsunuz. Karakteriniz dünyayı mı kurtaracak, zorlu bir ilişkinin üstesinden mi gelecek, aile ilişkileri nasıl olacak? Tüm bunlara siz karar veriyorsunuz.

Kelimeleriniz canlanıyor ve karşısına geçip size ait o büyülü dünyayı izliyorsunuz. Bir anlamda hayata, karakterleriniz aracılığıyla yön veriyorsunuz. Size ait bir yaşam kuruyorsunuz.

Öncelikle yine, isteyen herkes senaryo eğitimi alabilir. Özellikle dizi film veya sinema filmi izlerken “ben olsam şöyle yazardım”, “aslında böyle olsa daha iyi olurdu” diye içinden geçiren, hikayelere sürekli yorum yapan kişilerin senaryo yazmayı en azından denemelerini öneriyorum.

Hayal dünyalarının ortaya çıkmasına izin vermeliler. Bu sayede hiç tanımadıkları insanlara ulaşabilirler. Sinema en etkili kitle etkileşim aracı. Bugün dünyanın her yerine, özellikle dizi filmler sayesinde erişebilirsiniz, her eve girebilirsiniz. Bu beni çok heyecanlandırıyor!

Temel senaryo eğitimlerinde bir fikir’den, bir duygu’dan yola çıkıyoruz. Ne diyeceğimize karar veriyoruz öncelikle. Daha sonra dünyaya söylemek istediğimiz sözü nasıl söyleyebileceğimizin peşine düşüyoruz ve bir hikaye kuruyoruz. Hikayemizi olay örgüsü, çatışma, engel, amaç gibi dramatik yapının gereksinimlerinden yola çıkarak oluşturuyoruz ve tabii bu unsurların ne demek olduklarını öğreniyoruz. Bu hikayeyi anlatabilmek için karakterlere ihtiyacımız var. Karakterlerimizi üç boyutlu olarak; sosyolojik, psikolojik ve fizyolojik yönleriyle, yaşayan bir karakter olarak yaratıyoruz. Neden –sonuç, diyalektik ilişkisi bizim kılavuzumuz ve elbette dramatik yapı nedir?, nasıl kurulur gibi yoğun ve meraklı bir eğitimden geçiyoruz. Ardından teknik yazıma geçiyoruz.

Klasik sinemanın, dizi filmlerin belli başlı şablonları var. Bu şablonlardan faydalanarak senaryomuzu oluşturuyoruz. Sahnelemenin estetiği, incelikli diyalog yazımı gibi unsurları da işliyoruz. Sonrasında ise kim bilir, koltuğumuza kurulup o yarattığımız dünyanın, sınır tanımadan insanlara ulaşmasının keyfini sürüyoruz.

Yazar koçunun, eğitmenin bu konudaki rolü, etkisi nedir?

Bir yazarlık koçu, yazılarınızı bütünüyle değiştirebilir, bu iyi anlamda da olabilir maalesef kötü anlamda da... Elbette burada sizin bu eğitimlere, yönlendirmelere ne kattığınız da çok önemli.

Eğitmen size hangi yoldan nasıl ilerleyeceğinizi gösteren bir rehberdir ve öğrendikleriniz sizin kılavuzunuzdur. Elinizdeki bu kılavuz yardımıyla özgünlüğünüzü kazanabilirsiniz. Yolda karşılaştıklarınızla tecrübe kazanır ve kendi yürüyüşünüzü bulabilirsiniz.

Yazar koçu ne gibi çalışmalar yürütür?

Yazar koçu sizin kitabınızın yol arkadaşıdır. Sürecin başından sonuna kadar yanınızda olan, bilgi ve tecrübeleriyle sizi yönlendiren insandır. Aslında geliştirici editörlük görevini günümüzde yazar koçları üstlendi diyebiliriz. Yani kitabınız henüz fikir aşamasındayken sizinle birlikte çalışmalara başlar yazar koçu. Diliniz, hikayenizin matematiği gibi her konuda bilgileri doğrultusunda sizi yönlendirir.

Karakterlerinizin derinliğini, karakterlerinizin doğru hikayede olup, olmadığı gibi bir çok konuda sizinle bilgilerini paylaşır. Bir kitabın fikirden yayın evine gittiği aşamaya kadar adım adım sizinle birlikte çalışır.

Yazı yazmak kişiye ne kazandırır?

Yazı yazmak; yazar olmak, roman, senaryo veya öykü gibi bir eser ortaya koyma iddianız yoksa bile rahatlıkla günlük hayatınıza katabileceğiniz bir çalışma, bir egzersiz olabilir. Yaratıcı yazarlık egzersizlerinin kişiye hem duygusal kavrama yeteneği kazandırdığı hem bilişsel, zihinsel gelişime olumlu katkıda bulunduğu artık biliniyor.

Bugün, edebiyatın dışına taşan yazının; karar verme sürecinden geçmiş olayları anlamlandırmaya, duyguları tanımlamaya, kağıda dökülen karakterler sayesinde kişiler arası empati yeteneğini geliştirmeye kadar, birçok alanda gücünden faydalanılıyor.

Hikaye kurarken kullandığımız; zaman ve mekan ilişkisi, kahramanlar ve anti kahramanlar sayesinde konulara farklı bakış açısı getirilebiliyor ve analitik düşünme yeteneği edinilebiliyor. Hangi tür olursa olsun kuşkusuz ki yazma süreci yaratıcılıktan bağımsız düşünülemez. Yaratıcılığı destekleyici egzersizler kişiyi kendi kurduğu hayal dünyasının içine yavaş yavaş alırken, bilinçaltının keşfine de imkan tanıyor. Yazı eğitimi sayesinde kişi farklı bir alanda efor sarf ediyor, yaratıcılığını geliştiriyor ve yeni bir bakış açısı kazanıyor. Bu çalışmaları ayrıca, kişinin kendi hayatı üzerinden de yapabiliyoruz.

Temel yaratıcı yazarlık eğitimlerinde eğlenceli birçok alıştırma kullanılıyor. Örneğin altı dakika yazı çalışması egzersizinde, belli bir anahtar kelime belirleniyor ve hiç düşünmeden altı dakika boyunca, o kelimenin bize neler düşündürdüğünü, hissettirdiğini yazıyoruz. Bu sayede, düzenli yapıldığında hem yazı yazma alışkanlığı kazanıyoruz hem beyin ve kol arasında koordinasyon sağlıyoruz hem de otosansürü devreden çıkararak gerçek duygularımıza ulaşmanın yolunu buluyoruz.

Yurtdışında yaşayan, başka bir dilde iletişim kuran kişiler de bu çalışmalara katılabilirler mi?

Yurtdışında yaşayan ve anadili Türkçe olan bireyler üzerinde yazı çalışması yapmanın farklı faydaları bulunuyor ve farklı bir anlam da içeriyor. Ailelerin, özellikle Türkiye dışında doğup büyüyen çocuklarıyla ilgili “kimliklerini” kaybetme veya kendileri için de gün geçtikçe dillerini unutma kaygısı taşıdıklarını gözlemliyorum. Yazmanın, bu kaygıyı gidermede en zevkli yöntem olduğunu düşünüyorum.

“Dil” bizlerin; anlaşabilmemizin, düşünebilmemizin ve hissedebilmemizin kodlarını oluşturuyor. Dil’le kurulan bağ, dünyanın neresine giderseniz gidin kopmuyor. Bu nedenle temeli Türkçe olan bireylerin, doğru kodlara ulaşması, günlük yaşamlarını, duygu dünyalarını ve bir başka dille kurdukları ilişkiyi de derinden etkiliyor. Yani, bu tarz çalışmalar sadece Türkçe üzerinde değil, kişinin düşünsel ve duygusal dünyasında da gelişim sağladığı için başka bir dilde kurduğu iletişimi de olumlu olarak etkileyeceğini düşünüyorum.

Ayrıca Pandemi sürecinin bizlere ayrı alan yaratmasıyla aslında zoom programıyla da yazmak isteyen bir çok insanın olduğunu fark ettik ve bu süreçte bizler senaryo ve yazarlık koçluğuna devam ettik, hem sosyalleşmeye devam ederken hem de yeni yazarlar tanımış olduk sizlerde dilerseniz, derginiz bünyesinde okurlarınızla, zoom üzerinden bir alıştırma yapabiliriz.

Bu keyifli sohbet için Behice Özdene teşekkür ediyor ve Anılarda değil kitaplarda yada bir dizi karakterinde yaşatacağınız kim bilir nice hayat hikayeleriniz vardır değil mi?

Behice Özden

E-Mail: behice@gmail.com  Instagram: instagram.com/behice.ozden/      

G. Bahadır